Ramazan'da okumak iyi geldi . Knut dede, kendi açlığımı unutturdu bana. Fakat sinir katsayımı da arttırdı gerçekten. En son Oblomov ve Raif Efendi beni bu kadar sinirlendirmişti :)
Kitabı okurken kendimle çok fazla çeliştiğimi fark ettim. Karakterin olayların başında yaptığı yanlışı unuttum ve bu yanlışı devam ettirmemesine fazlaca kızdım. Sonra bir anda durup kendime "neyi istediğinin farkında mısın? Adam hırsızlık yaptı ve sen parayı geri vermemesi gerektiğini düşündün az önce" dediğimi hatırlıyorum. Knut Hamsun karakterin yaşadığı açlığı öyle etkili anlatmış işte!
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Nisan 1951 tarihinde intihar ederek yaşamına son veren Sadık Hidayet'in ölümünü, 25 yıllık arkadaşı şu şekilde anlatmıştır:
"Paris'te günlerce, havagazlı bir apartman aradı, 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar
Güneş dağın ardına
Ateş kanıma düştü.
Gölgeler duvarlara
Elim yanıma düştü.
Secdelerdeymiş Allah
Bulmak alnıma düştü.
Bedbaht kulu teselli
Artık Tanrıma düştü.
Sen küçük kız, ver bir gazete
Hangisi olursa olsun !
Öperdim ellerini kötüye çekilmese,
Çocukluğunu satıyorsun.
Hiç düşündünüz mü, sarhoşsunuz...
İğrençtir adeta.
İstediğiniz kadar yoksul olunuz,
Keyfediyorsunuz ya !
“Sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı.
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telâşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vaktiniz olmadı.”
Behçet Necatigil