Behlül Turna

Reklam

Reader Follow Recommendations

See All
İnsanın hep acelesi var, işler yetişmiyor, hatta gerçek iş nedir bulunamıyor. Tanrı'nın vakti göklerden geniş, insan da bir boy atıyor ama ne yana dönse olmuyor. Mısırlar boy verdi, ayçiçekleri yüzlerini hürmetle döndü, begonviller salkım salkım kime sarılıp da tırmanacağını, en yukarıyı görüp güneşi alacağını bildi, açtılar kapandılar, işleri bitti. Sen, öğrenmedin ama gördün, kendine kendi benliğinden bir kısa tanıklık ettin. Binkere dönsen şaşıracağın bir yolu yine kaybettin. İyi ki her şey bir kere, sen de her şeyi sadece bir kere yanlış ettin. Yapamadın, yine yapamayacağın yerde tuhaftır tecrübeliydin. Tecrübe hataya mani değil hatayı tanımaya imkan imiş, ama sen hata yapmasan da ne yaptığını aslında bilemeyeceğini öğrendin. İnsanın kötüyü tanıyıp iyiye aşinalık tesis edemeyecek yaradılışta olduğunu bir ara sezdin, sonra o da geçti, eski vehmine yerleştin. Tepeden yuvarlanan taşın yol alışı, öğle güneşi, sıcak, darlaşan ikindi, hayat bazen işte bir hışırtı, bir kuşun iç çekişi, uzaktan bir kanat sesi, acaba o çobanlar, bir zamanda dağdan dereden kayarak geçenler, yerde bir kiremit parçası, birinin yere düşmüş bir parça anısı, kimden kime bir hayal olarak kalacak. İnsan kendini kime ne olarak bırakacak? Çalı bülbülleri, kumkuşlan, kervan çullukları
Sayfa 26
435 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.