Kontrol ettiğimize inanıyoruz, ne var ki biz kontrol ediliyoruz; bir zorba tarafından değil, şeyler tarafından, koşullar tarafından. İradesi ya da amacı olmayan insanlar olup çıkıyoruz. İlerlemeden ve gelecekten söz ediyoruz, oysaki gerçekte hiç kimse nereye gittiğini bilmiyor, hiç kimse gidişatın nereye doğru ol- duğunu söylemiyor ve hiç kimsenin bir ereği yok.
On dokuzuncu yüzyılda, "Tanrı öldü", denilebilirdi. Yirminci yüzyılda ise insanın öldüğünü söylemek gerekir
Hayat, hastalıklı bir insanin yorgun gözlerini yakan güçlü bir ışık gibiydi. Uyanık geçirdigi her an, etrafında ve üzerinde çiğ bir öfkeyle parlyordu. Acıtıyordu. Dayanilmaz bir acı veriyordu.