evet, eğer kimse benimle daha önce yazdığım şeyler yüzünden dalga gelmeyecekse ufak bir açıklama yapmak istiyorum... kitabı sevdim. grace bana kendini affettirdi ama yaptığı şeyleri asla anlamıyorum. çünkü ben asla yapmazdım. ben asla aldatıldığım yerde durmazdım, ben biri bana geri gelme dese n'olursa olsun geri gelmezdim. bana onların söylenmesi ve geri gelme denmesi beni "ne ölüne, ne ölüme" moduna sokar çünkü. -annem hep kalpsiz ve vefasız olduğumu söyler. bir hata için bütün iyilikleri ve güzel şeyleri sildiğimi. belki de doğrudur bilmiyorum ama yapılanı ne gururuma ne de karşıdaki kişiye yedirebiliyorum. güvendiğim zaman tam güveniyorum ve hataları beni insanlardan soğutuyor.- grace'in annesini de anlamıyorum. çünkü öyle bir ortamda büyümedim, benden tek beklenen iyi bir insan olmamdı ve bence her ebeveyn önce çocuklarından bunu beklemeli. ayrıca yaptıklarının nedeni de bence yetersiz. grace'in babası yetersiz bir baba çünkü bir baba kızının arkasında durur. zor anında sadece "hissetmen gerekiyor" diyip geri çekilmez. jackson'ın babası hakkında konuşmak bile istemiyorum, seni şerefsiz. biraz boş edebiyat yapmış olabilirim ama n'olcak yani.
Yüz KarasıBrittainy C. Cherry · Martı Yayınları · 20222,236 okunma
Bazı hikayelerin ilki o kadar güzeldir ki devamı ne kadar güzel olursa olsun "beklentiler" yüksek olduğu için beklenen seviyeye ulaşamaz.
Hababam Sınıfı muhteşem bir filmdi. Daha sonra farklı denemeleri oldu. Ama hepimizin bildiği gibi ilki öylesineydi ki onunla kıyaslandığı için birçoğumuz gözünde yenileri sınıfta kaldı. Bu kitap da öyle işte... Küçük Prens o kadar çok kişinin gönlünde farklı bir yer edindi ki bu kitap çıktığında ister istemez beklenti yüksek oldu.
Başarılı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Güzel mesajlar veriyor. Vicdanın, unutulan değerlerin gün yüzüne çıkması açısından değerli bir eser kaleme alınmış. Okudum, beğendim ve bu kadardı. İkinciye, üçüncüye okuma ihtiyacı hissedeceğimi düşünmüyorum. Oysa Küçük Prens'i ara ara açıp halen okurum.
Sözün özü, bireysel olarak okunabilecek düzeyde bir eser. Ama büyük beklentilerle başlamamak kaydıyla...
Tess Gerritsen'in okuduğum ikinci kitabı. Siliniş kitabından daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. Cinayet, gerilim ve macera tarzı kitapları okumayı seviyorum. Bıçak Sırtı'nı da tavsiye edebilirim eğer bu tarz kitapları seviyorsanıızz..
Hangisi daha korkunç?
Sevdiğiniz birini mi kaybetmek, yoksa uğruna her şeyden vazgeçmeye hazır olduğunuz hayallerinizi mi?
Mesleğinin henüz başlarında, genç bir doktor olmasına rağmen başarılarla dolu, kusursuz bir sicile sahip olan Kate, en son girdiği ameliyattan hem sevdiği bir insanı hem de gelecek hayallerini masada bırakarak çıkar. Sorunsuz olması beklenen ameliyat, anlaşılmaz bir şekilde tam bir kâbusa dönüşmüştür ve önce hastanın yakınları, sonra da hastane yönetimi bu kâbustan Kate'i sorumlu tutmaktadır.
Öte yandan, bütün bunlardan habersiz ortaya çıkan bir katil, elinde bir liste, hastane personelini teker teker avlamaya başlar ve onu gören, elinden kurtulan tek insan olarak Kate bu listenin en tepesinde yer almaktadır. Bütün oklar ona çevrilmişken, bütün deliller ve zaman onun aleyhine işlerken Kate, hem ensesinde nefesini hissettiği acımasız bir katilden kaçmak hem de kaybetmeye mahkum göründüğü bir davayı çözüme ulaştırmak zorundadır.