504 syf.
·
Not rated
Uzun süredir merak ettiğim okurken de elimden düşüremediğim bir kitap oldu benim için. İspanyol salgınını covid salgını döneminin içinde okurken kanım dondu, okuduklarım içinde sıkışıp kaldım sanki... İkiz kardeşleri ile salgının ortasında kalan Pia annesinin de kaybını yaşadıktan sonra hem kendini hem de kardeşlerini hayatta tutmak için mücadeleye girişir fakat bu süreçte beklenmedik bir olay yaşar ve kendini yetim evinde bulur. Burada hem kardeşlerini bulmak için yollar arayıp risklere girerken hem de savaşa giden babasına nasıl ulaşacağını düşünür. Babasını buluyor mu, kardeşlerine kavuşuyor mu? Kendini salgından korunabiliyor mu? Okuyun derim. İnsanların zor dönemlerde dahi kendi menfaat ve arzuları dahilinde ne kadar ileri gidebileceğini, ben merkezli karakterlerin fırsatlar karşısında ne kadar hadsiz olabileceğini ve her şeyi alt üst edebileceğini de okuyacaksınız aynı zamanda. Fakat 400 sayfa bir mücadele okuduktan sonra tüm olayların çözümünü 20 sayfada tamamlamak kısmı her ne kadar acele gelmiş olsa da kitabı hakikaten çok beğendim.️
Yetim Koleksiyoncusu
Yetim KoleksiyoncusuEllen Marie Wiseman · Arkadya Yayınları · 2020798 okunma
““Benim büyük ve mustarip bir ruhum yok ki Olric. Ben on ikinci dereceden resmî bir Türk vatandaşıyım. Törelerime bağlıyım. Yazamam ben. Ben fakir bir Turgut’um. Turgutların en önemsizi. Şimdiye kadar yaptırdığım bütün tahliller normal çıktı; böyle bir şeye rastlanmadı. Ben, düz bir çizgi üzerinde sürüp giden yaşantımın, bazı beklenmedik olaylar bunlara olay demek de fazla iyimserlik olurnedeniyle küçük titreşimler göstermesi üzerine, aslında çok zayıf olan bağlarımı kopararak buna koparmak dersem fazla kötümserlik olur süresi ve sonu belirsiz bir atılışa, benden başka kimsenin farkına varmayacağı bir kavgaya sürüklenmeye karar vermek için elindeki imkânlarla düşünmeye çalışan bir macera heveslisi, bir karınca, bir ne bileyim, böyle şartlar altında herkesin aptallık sayacağı bir teşebbüsün basit bir noktasıyım. Beni ilerde kimse tarihe sormayacak”
Reklam
224 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Aynı telaş
Bin Lotluk Ceset Celil Oker' in üçüncü kitabı. İlk kitabı Çıplak Ceset' i henüz okumadım fakat ikinci kitabı Kramponlu Ceset ile benzer bir kurguya sahip olduğunu söyleyebilirim. Özel dedektif Remzi Ünal gene sağlıksız beslenme tarzı ile karşımızda. Girdiği her ortamda aklına ilk gelen şeyin sigara olması "Yeter be adam orda da içmeyi ver sigaranı" dedirtti. Zengin bir iş adamı, kendi şirketinde çalışan genç, çalışkan ve güzel bir kadının hafta sonu boyunca takip edilmesi için Remzi Ünal' ı tutar fakat neden takip etmesi gerektiğini söylemez. Olay gene zengin erkeklerin eşlerini aldatma olayıdır fazla bir meraka gerek yoktur aslında. Eşini aldatma olayı ile başlayan olay, genç kadının cinayeti ile sonuçlanınca Remzi Ünal başladığı işi bitirmek ister ve koyulur katilin peşine. Basit akış, basit kurgu, bilindik bir hikaye, beklenmedik bir son. Kitapta sigara dışında keşke olmasaydı dediğim bir başka kısımda zengin adamın karısını aldatmasıyla ilgili olarak söyledikleri ve bunu Remzi Ünal' ın onaylamasıydı. İnsan karısının aldatılacak kadın olduğunu nasıl dile getirebilir. Kitabı Storytel'de dinledim. Remzi Ünal' ı ilk Levent Can' ın sesinden dinlediğim için gene aynı sesten dinlemek isterdim. İlk başta bu durumu yadırgasam da zamanla alıştım. Celil Oker' in bir sonraki kitabı da böyle mi acaba diye içimde bir merak olduğu için diğerlerini de dinleyeceğim.
Bin Lotluk Ceset
Bin Lotluk CesetCelil Oker · Doğan Kitap · 2015313 okunma
En ufak, beklenmedik bir olay bütün bildiğini sandığı şeyleri kökünden sarsıyordu. En cahil bir insan gibi her şey mümkün oluyordu onun için.
Sayfa 63 - iletişim YayınlarıKitabı okudu
Hortladılar yine..
“Bizi dinlemeliler: Bireysel deneyimlerimizin ötesinde, toplu olarak, temel ve beklenmedik bir olayın tanıkları olduk, beklenmedik olduğu için, kimse tahmin edemediği için temel bir olay. Her tür öngörüye karşı gerçekleşti; Avrupa’da gerçekleşti; inanılmaz bir biçimde, Weimar döneminin renkli kültürel serpilmesinden yeni çıkmış uygar bir halkın, bugün görüntüsü insanı güldüren bu şarlatanı izlemesi olgusu gerçekleşti; bununla birlikte insanlar, Adolf Hitler’e yıkım noktasına kadar bağlı kaldılar, onu yücelttiler. Tüm bunlar oldu, dolayısıyla yeniden olabilir: Söyleyeceklerimizin özü bu.”
Gündelik hayatımız bir rastlantılar sağanağı altında yaşanır ya da daha kesin konuşmak gerekirse kişilerle olayların kazara biraraya gelmesiyle örülür. lki olay hiç beklenmedik bir biçimde aynı anda meydana gelir, kesişir ...
Sayfa 61 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Diriliş Bayramı (Paskalya)
Mart ayının sonlarında ya da Nisan ayının ortalarında Hristiyanlar bir bayram kutlarlar. Ülkemizde bu bayram genellikle Paskalya adıyla bilinir. Ama gerçekten bu bayramda neyi kutladıklarını bilir misiniz? Boyalı yumurtalardan, süslü püslü giysilerden, paskalya çörekleri ya da paskalya tavşanlarından bahsetmiyoruz. Bütün bunların ötesinde uzun
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.