Kitabı genel olarak beğendim ve muhtemelen çok bekletmeden ikinci kitabına da başlayacağım. Ama kitap beklediğimden durağandı, daha akıcı ve daha olaylı beklemiştim, sanırım. İlk kitap olduğu için biraz daha yavaş, açıklayıcı ve olaysız ilerlemesini anlıyor olsam da, yine beklenti farklı olabiliyor.
Iskenderiye Cemiyeti her on yılda bir, oldukça yetenekli olan altı kişi seçiyor ve bir yılın sonunda bir seçim yapmaları bekleniyor. Her şeyin sonunda ayrıcalıklı bir güce erişiliyor ama yapılan seçim, onlardan neler götürüyor?
İhanet, güç, sınırsızlığa yakın bilgi ve bir sürü karmaşık olaylar zinciri...
Fantastik bir kitap ama bu daha çok kişilerin kendi güçlerini tam anlamıyla deneyimlemelerinden ibaret ya da birbirleri üzerinde... Kitabı okurken acaba hangi güce sahip olmak isterdim, diye düşündüğümde seçemediğimi fark ettim bu da ne kadar özel olduklarını vurguluyor. İlk kitap olmasından ötürü oluşturulan zemin ve kitabın en sonunda ortaya çıkan bazı sırlar, ikinci kitaptaki gelişime kısmına bir davet. Biraz karmaşık. Bu kadar güçlü bir gruptan bahsedilirken biraz da basitlik katılmış gibiydi, bilemiyorum. İkinci kitapta biraz daha hareketlilik umuyorum.
Şule Gürbüz bu eseri 1991 yılında henüz 17 yaşında kaleme alıyor ve 18 yaşında İletişim yayınevinden çıkartıyor ilk baskısını. 18 yaşında genç bir kızdan beklenmeyecek kadar derin felsefi sorgulamalarla doluydu kitap.
Şule hanım Kambur
