Kurdukları ve kuracakları, yaptıkları ve yapacakları birer aldanma ve yalan. Düşündükleri ve düşünecekleri saçma.
...Tüm bu harabede yapım var. Yıkım için tek bir duygu, dizginsiz ve ölümcül. Korkularımızda ve umutsuzluklarımızda gerçek nesneyi bulamadık. Böylece, karşılaştığımız her şeye vahşice, nefretle saldırdık...
İki saat farklı zamanı gösteriyor. İkisi de yanlış, elbette. Şuradaki çok yavaş. Öteki ise zamanı söylemek yerine umutsuz durumumuza dikkat çekiyor. Fırtınadaki kuru dallar gibiyiz. Kendimizi savunamıyoruz.
Korkularımızda ve umutsuzluklarımızda gerçek nesneyi bulamadık. Böylece, karşılaştığımız her şeye vahşice, nefretle saldırdık...
(Béla Tarr - Karanlık Armoniler)
youtu.be/PcEMlzm8cic
Her şey mahvoluyor. Her şey değersizleşti. Fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi. Çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. Tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. Tabii ki bunda Tanrı’nın da eli var. Hatta bana kalırsa, büyük bir payı