Alıntılarla Yaşıyorum Kitap Okuma Grubu'nu Kurdum!
2024 Haziran ayında
İhsan Oktay Anar
İhsan Oktay Anar
'ın
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlası
ve
Kitab-ül Hiyel
Kitab-ül Hiyel
kitaplarını okuyarak bir Türk edebiyatı okuma ayı yapıyoruz! Kitap okuma grubuma katılmak isterseniz bana mesaj atabilirsiniz. 🤓 Uzun zamandır düşündüğüm bir konu olan sanal okuma grubumu 4 yıldır devam ettiriyorum. Şu an farklı meslek gruplarından pek çok okur arkadaşımız gruba üye olmuş
“Her şey mahvoluyor. Her şey değersizleşti. Fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi. Çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. Tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. Tabii ki bunda Tanrı’nın da eli var. Hatta bana kalırsa, büyük bir payı
Reklam
İzlenesi bir film 25; Béla Tarr - The Turin Horse, 2011. (Doğu Avrupa sinemasının önemli isimlerinden Tarr’ın son filmi olan Torino Atı, Nietzsche’nin Torino’da kırbaçlanan ata sarılıp ağladığı hikayeden mülhemdir. Film tek bir odanın içinde, baba ve kızın monoton hayatı üzerine kurulu görünse de aslında tekdüze yaşamın metafizik şiddetine güzel bir örnek teşkil eder. Tarr, bu filmiyle altın vuruş yaparak sinema dünyasına veda etmiştir. Filmde mekan ve oyuncu kadrosu çok kısıtlı görünse de Tarr’ın en fazla bütçeyi bu filme harcadığı söyleniyor. İyi seyirler.) Not: Olay sineması sevenler için ideal bir film değildir.
Tıpkı 'Karhozat'taki gibi, dışarıda neredeyse sürekli yağmur yağar. Yağmur yağmadığında ise çok güçlü bir rüzgâr vardır. Bunlar Tarr'ın bundan sonraki sinema kariyerindeki meteorolojik değişmezler olarak kalacaktır. Bu dönemdeki filmlerinin hepsi çıplak ağaçlar, gri gökler, karsız yalnızca rüzgâr ve soğuk yağmurla güzden ilkbahara kadar süren yılın en ıssız ve tatsız döneminde kurulur.* * Bu gerçek Tarr filmlerinin yapımı konusunu daha karmaşıklaştırır. 1987'den başlayarak filmlerini yalnızca Kasım ve Mart ayları arasındaki dönemlerde çekti. Filmlerinin dış çekimleri sadece güneşsiz ve karsız günlerde çekilebilirdi. Bir sebeple Tarr çekimini ağaçlar tomurcuklanmadan, hava düzelmeden tamamlayamadıysa çekimi sürdürmek için bir sekiz ay daha beklemesi gerekirdi. Örneğin 'Torino Atı'nın yapımı Kasım 2008'de başlamalı ve iki aydan fazla uzamamalıydı ki tüm film 2009 yazında hazır olsun. Ama setin kurulması ta Şubat 2009'da bitirildi; çekim Mart'ta başlayabilirdi ama havalar "fazla iyiydi," böylece gerçek çekimler yedi ay sonra, Kasım 2009'da başlayabildi. Aralıktaki ağır kar yağışı yüzünden filmin yapımı durmak zorunda kalıp ancak Mart 2010'da toparlanabildi. Tek başına bu etmen Tarr filmlerinin yapımındaki bazı aşırı gecikmelerden sorumludur.
Sayfa 103 - Bölüm 4, Tarr Biçeminin Evrimi, Ortam.Kitabı okudu
Bela Tarr /Torino Atı-2011
Bela Tarr: “Torino Atı, bir anti-yaratılış hikayesidir. Eski Ahit’e göre, Tanrı dünyayı altı günde yaratmış ve bu altı günün ilkinde, ışığı karanlıktan ayırmıştır. Bir anti-yaratılış hikayesi yazıyorsanız, son günde ışık ve karanlığı yeniden birleştirmeniz ve tamamen karanlığa gömülmeniz gerekir. Bu yüzden filmde her zaman yanan lamba, en sonunda ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, bir türlü yanmaz oluyor.” cinerituel.com/2018/12/bir-ant...
Bela Tarr/Torino Atı-2011
“Mağlubiyet, galibiyet ve bir gün yine bu civarlarda fark etmek zorunda kaldığım ve sonunda fark ettiğim bir şey oldu, ben hatalıydım. Şu dünyada herhangi bir değişimin asla olmamış olduğunu, ve asla olamayacak oluşunu düşünürken gerçekten de hatalıydım. Çünkü, inan bana, artık biliyorum ki, bu değişim aslında gerçekleşti.” filmhafizasi.com/iyinin-ve-kotun...
Reklam
18 öğeden 21 ile 18 arasındakiler gösteriliyor.