Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
mhmmdtpc
mhmmdtpc
@belirsizintegral
Öğretmen
Gazi Üniversitesi
512 reader point
Joined on October 2020
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Sokullu Mehmet Paşa'nın yaptığı tarihlere konu olmuş Sırbistan-Bosna Hersek sınırı üzerindeki Drina Köprüsü'nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar'ın tarihini, eski Bosna'yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın nasıl değiştiğini anlatıyor.
Akıcı ancak 300 350 yıllık zaman dilimlerinde git-gel yaşandığı için tarihlerde kopmalar olabiliyor.
Kitabı okurken sahneler,olaylar insanın gözünde canlanıyor ve yine görüyoruz ki savaşların, kavgaların halkları nasıl kırıp geçiriyor...
Yaratılan her şeyin muhakkak bir hikmeti var.Dünyanın yaratılışının sebebi nasıl imtihan ve sonsuz âleme hazırlık ise Allahü Teâlâ Dünya üzerinde var olan bütün nimetleri, varlıkları
imtihana tabii tuttuğu biz insanoğlu için yaratmış.Kitabın yazılış amacı da bu bilinçte olup bizim düşünüp, hamd ve şükretmemiz gereken binlerce şeyin olduğu...
Bir sineğin bile niye yaratıldığına açıklık getirmiş hiçbir şeyin boşa yaratılmadığını açık, sade dille anlatıyor.
Dünyanın Allah katında ne kadar değersiz olduğunu sık sık tekrarlara düşse de çok güzel anlatmış Gazali.Ayetler ve sahih hadislerle dünya hayatının bir aldanış ve dünyanın peşinden koşanlar için bir tuzak olduğunu bize gösteriyor."Ölü koyununu bir köşeye atan adam gözünde o koyun ne kadar değersiz de Allah katında dünya o kadar değersiz" peygamberimizin sözündeki alıntı kitabın özeti...
Kitabı okuyunca dünyanın değersiz, geçici alem olduğunu esas âlemin ahiret alemi olduğunu ve dünyanın ahirete giden bir köprü olduğunu daha net anlamış oluyoruz.Bu da gösteriyor ki bu dünyada ciddiye aldığımız birçok şeyin büyük bir aldanış olduğunu anlıyoruz.
Reader Follow Recommendations
Gazali'nin İhyau Ulumi' d Din'inin konularından Öfke, Kin ve Haset...
Kitabı okurken öfkenin, kinin ve hasedin neden güzel ahlaktan olmadığını görmüş oldum.Peygamberlerin, alimlerin ve büyük zatların bu duygulardan uzak durduğunu ve nasıl uzak durduğunu çok güzel öğretiyor büyük İmam Gazali.Şöyle bakınca kitabı okurken insan hayretler içerisinde kalıyor ve çok büyük utanç duygusunu yaşıyor.
Kitap üç bölümden oluşuyor: öfke, kin, haset. Her bölümde duyguların tanımlamaları ya da hakikati yapılmış, hadisler ve büyüklerin sözleri eşliğinde bu duygular neden zararlı ondan bahsedilmiş, bu duygulardan kurtuluşumuzun ilacı adeta...
Kitabın en sevdiğim kısmı Gazali düşüncelerini desteklerken bolca ayet ve hadise yer veriyor. Günümüzde çok az yapılan şey bu...Din adamlarının örnek alması gereken insan Gazali. Herkes bir düşünce söylüyor ama hep kulaktan dolma bilgiler.İslam'ın yanlış aktarılmasının olduğu şu dönemlerde İmam- Gazali'ye sarılmak büyük nimet.
Kitap 18. yüzyıl Lale Devri'ni anlatıyor.
Lâlelerle süslenmiş İstanbul sokakları ancak Halk sefalet içinde.Osmanlı'nın gaflet uykusuna daldığı dönemlerden bir tanesi.
Kitabın konusu kısaca; lâleler, yaşanan bir aşk, tuzaklar, Patrona Halil İsyanı sonrası katliamlar...
66 Soruluk bir cinayet araştırması ile hikâye anlatılmaya çalışılmış.Bu hikaye nereden çıktı?Bu hikayeyi kim ve ne zaman yazmış belli değil.Ancak kitapta adı geçen kişilerin hepsi gerçek.İşte bu hikaye İskender Pala'nın müzayededen alınan el yazması bir kitaptaki bize sunduğu hikaye.
Hem bilgi içerikli, hem de anlatımıyla dikkat çeken bir kitap. Lâlemizin geçmişi hakkında çok az şey bildiğimizi öğrendim.Çoğu şeyde olduğu gibi lâle kültürümüzü tam olarak yaşayatamayıp, kaptırmış olmak üzücü...
Kültürümüz adına nelere sahipmişiz, neler kaybetmişiz öğrenmemiz açısından kıymetliydi.İskender Pala macera ve Leyla- Mecnun hikayeleri ile de güzel bir sunum yapmış.
"İstese kâinata sahip olurdu ama o gönüllere sahip olmayı seçmişti."
Her cümlesinde gönül doyuran ilerledikçe ve bitişinde gözleri dolduran Eyüp Sultan kitabı.
İstanbul'un fetih müjdesini alan, bu uğurda uzun zaman savaşan Eyüp Sultan Hazretlerini İskender Pala aşkla yazmış.
Romanda birçok bölüm var ve her bir bölümün roman karakterlerinin ağzından anlatılması her ne kadar kafa karışıklığına sebep olur gibi olsa da renkli ve çok boyutlu çerçeveden bakmamızı sağlıyor zamana ve yaşanmışlıklara.
Sahabenin cihad anlayışı ve fedakarlıkları peygambere inançları ve sadakatları çok güzel işlenmiş.
Kitabı okuduktan sonra İstanbul'a ve türbelere bakış açımı değiştirip ilgimi artırdı.
Adeta ruhumu ele geçiren iyi ki okumuşum dediğim bir kitap.
Bana benden olur her ne olursa, başım selamet bulur dilim durursa....Evet dilimiz durmazsa selamet bulamayız.
Bir kere değil ömür boyu satırları,sayfaları aşındırılacak Gazali eserlerinden sadece biri.Ömür boyu diyorum çünkü her defasında daha iyi anlıyor ve daha iyi tatbik etmek için yenileniyorsun.Her defasında 'vay ben bu dilimi niye böyle kullandım, ne boş şeyler konuşmuşum, dilimle sayfamı her seferinde lekelemişim de ahiret yoluna ne kötü amellerle devam ettirmiş bu dilim bana ' diyor insan.
İnsanın başına ne gelirse hatta gelmezse yine dilindendir.
Susmanın fazileti ne büyük bir nimetmiş her kelimesinde hissettim.
Kitabı okudukça insan dilsizlere anlık bir özenti duyuyor ama tabiki sağlıklı bir vücutla rabbim dilimizi korumayı nasip etsin.Asıl marifette bu değil mi zaten?
Uzuvların sorumluluğunun en ağırı dildeymiş. Yeri gelince sessiz kalmamalı ama öfkeyle konuşulmamalı,düşmanı bile olsa kalp kırmaya teşebbüs etmemeli.Bu bütünlük içerisinde bunları sağlayabilen, üst perdenen cevap veren değil de öfkesine yenik düşmeyen, nefsine hakim olan güçlü insanmış.
Gazali okumanın tadı,verdiği lezzet, faide anlatmakla bitmez.Kur'an ve Sünnetten sonra faydalanılacak en güzel kaynaklardan bir tanesi kitapları.Zaten kitaplarını da Kur'an ve Sünnet ışığında sahih delilerle sunuyor bize.Gazali'nin kitapları başucu kitabıdır.Her an ihtiyaç duyacağımız kitaplar.Nefis Terbiyesi özelinde; nefsini terbiye etmek ve ahlâkını güzelleştirmek isteyen her müslümanın olmazsa olmazıdır.Ömrümüzün her döneminde ihtiyaç duyacağımız açıp tekrar okumamız, hatırlamamız gereken bir kitap. Sahih hadisler ve ayetlerle desteklenmiş şifa niyetine bilgiler ve öğütler silsilesi, müminin rehberi...İnsanın ne kadar kusurlu ve eksik çok yönünün düzeltilmesi gerektiği gerçeğini okudukça daha derinlerde hissediyorsunuz.Özellikle kitabın son bölümlerinde anne babaları ilgilendiren çocuğun nasıl yetişmesi, güzel ahlâka nasıl sahip olacağı yönündeki bilgilerden mutlaka her anne baba faydalanmalıdır.
Uzlet
Gazali benim gözümde hayranlık uyandıracak derecede bir âlim, ilim adamı.Kitapları hayatınıza çekidüzen verdirecek derecede faydalı ancak iyi okur, anlar ve uygularsanız.Sürekli olarak kendimi sorgulamama neden oldu 'Uzlet' kitabı da...
Kitaba öncelikle uzlet hayatını savunan ve reddeden alimlerin isimleriyle,daha sonra onların görüşlerine delil getirdikleri hadis ve ayetleri sunarak başlamış. Daha sonra ise bu delillerin hangi açılardan kabul görmeyeceğini kısa kısa açıklamış.
Kitabın sonraki kısımları ise uzlet hayatının fayda ve zararları ile alakalı.
Kitabın sonunda net şekilde uzlet gerekir ya da gerekmez diyemeyebiliriz.Çünkü herkesin fıtratı farklı olduğu için ilgilenen başlıkları detaylı bir şekilde inceleyip kendini görmesi gerekiyor. En sonunda kendine uygun olana karar vererek hayata geçirmeli...Ben kendime uygun olanı net bir şekilde gördüm diyebilirim.'Uzlet' tam bana göre.
Gazali'nin tüm kitaplarını okuyup, doğru istikamette doğru adım ve bilgilerle yürümek dileğiyle...
Sevgi nedir, nerededir, neden önemli?
"Sessizlik nedir, nerededir, neden şu an hiç olmadığı kadar önemli?"Yazar, bu üç soruya cevap arıyor.
Anlatılan sessizlik, herkesin kendi içinde sahip olduğudur. Kendi düşüncelerinle baş başa kalmaktır. Kendi hayatın içinde o an var olmaktır. Asıl konuşacak olan şeydir sessizlik. Ve maalesef ki bu çağda kimsenin farkına varamadığı en büyük lükstür. “Dünyayı dışarıda bırak ve her ne işle uğraşırsan uğraş kendi sessizliğini yaratmayı başar.” “Huzur bulmak istiyorsan düşünmeyi bırakacaksın. Hiçbir şey yapma. Sessizlik, dış dünyadan uzaklaşmak için bir araçtır.” vb. alıntıların da okuyucuda farkındalık oluşturduğunu düşünüyorum.
Norveçli kâşif Kuzey Kutbu'na, Güney Kutbu'na ve Everest Dağı'nın zirvesine yürüyerek ulaşan ilk kişidir. Yol boyunca çekmiş olduğu fotoğraflara da kitabında yer vermiş. Vermek istediği temayı somutlaştırması da kitaba ayrı bir anlaşılabilirlik, renk ve değer katmış.
Yalom'a göre ölümü inkâr etmek bizim mutluluk arayışımızı baltalar. Doğada ölümlü olduğunu bilen bunu idrak eden tek tür biz insanlarız. Öleceğini bilmenin oluşturduğu endişe, ölüm kaygısıdır. Yalom, bu kaygıdan kurtulma yolunu ölümle yüzleşerek ve ölümü benimseyerek yaşamak olduğunu savunur.Yalom bu düşüncelerini,
Yalom ile Berger'in ortak geçmişi olan Yahudi Soykırımı ile ilgili olan, bir yüzleşme ve iyileşme sürecinin sancılı durumunun hikâyesinde canlandırıyor.Şöyle ki; Berger, bastırdığı duygu olan ölüm kaygısının bir kabusu haline dönüşmesini kaldıramayıp, Yalom'a kaygısını ve hikâyesini anlatması ile nihayete erdirir tabi bunu yaşlılık dönemine bırakır. Ve yüzleşme de iyileşme de Yalom sayesinde tamamlanır.
Düşünüyorum da, etrafımızda insanların ölümlerini görmemize rağmen, ölümü kendimize yakıştırmayız. Sanki ölüm sadece komşumuza veya haberlerde duyduğumuz insanlara gelir...
Dünyadaki varoluşun bir sonu olduğunu kabul eden insan, yaşamını ne geleceğe erteler ne de geçmişin kuyusunda çırpınır durur.Bu düşünceyi uygulayabilmek dileğiyle...
Her cümlesiyle ben mükemmelim diyen, duygularınıza hitap edip ve dikkatinizi çekecek bir kitap.
Önce düşmeyi, sonrasında düştüğün yerden nasıl kalkılır onu gösterecek... Karakterler mücadeleleri ile o kadar gerçek ki onlara karşı hislerinize engel olamıyorsunuz. Kambur Quasimodo, dışlanmışlığın, görünüşü nedeniyle toplum tarafından reddedilen kişinin sembolüdür. Onun hikayesi yalnızlık, acı ve nihayetinde kurtuluşun hikayesidir.Çingene kızı Esmeralda, ezilenlerin, ırkı ve yoksulluğu yüzünden zulüm görenlerin sembolüdür. Onun hikâyesi aşk, fedakârlık ve trajedi.
Topluma, birbirimize nasıl davrandığımıza, insanları görünüşlerine, ırklarına, sosyal statülerine göre nasıl yargıladığımıza dair bir yorum kitabı. Daha iyi olmamız, daha nazik olmamız, daha anlayışlı olmamız gerektiğini hatırlatıyor.
İnsanlık tarihinin kaderidir savaşlar ve sefalet.Krallar savaş çıkarır, ceremesini masumlar çeker.Tam da bunu düşünerek insanlık adına kaleme almış."Sefiller'i".Bu kitapta karakterler değişse de yaşanan acı ve sefaletler ortak.
" Erkeğin cahil ve umutsuz olduğu kadının ekmek için bedenini sattığı, çocuğun kendini eğitecek bir
Ah Mine'l Aşk'ı okumak zahmet ister.Ama bir o kadar da merak uyandıran zevk veren bir 'Divan' kitabı.
Osmanlıyı seven,Osmanlı yaşam tarzını merak eden bir insan olarak ve bunları Fuzuli,Nedim,Şeyh Galip beyitlerinden dinlemek son derece zevkli.
Kitap deneme tarzında yazılmış. İçerik olarak; Osmanlı medeniyeti ve eski şiir, padişahların şairliği, klasik şiirde Osmanlı kültürü ve mimarisi, şiirde musiki, divan şiirinin nadide mazmunları, sevgilinin güzellik unsurları, mum masalları yani şem ü pervane hikâyeleri, eski şiirde İstanbul ve Boğaziçi gibi konuları...Ayetler, beyitler ve mısralarla süslenmiş. İskender Pala divan edebiyatını, 'Baştan sona aşkın beyânıyla dolu bir aşk edebiyatı' olarak tanımlar. Bunu kitapta da görüyoruz, konular hep aşk temellendirilerek anlatılmış. Çünkü klasik edebiyatımızda aşk her şeydir, her şey de aşktır.
Divan Edebiyatı Eski edebiyat alanında derya denizdir, bir hazinedir. Ve bu hazineyi okurlarına nahif bir üslup, muhteşem bir dil ile sunmuştur.Neredeyse tüm eserlerinde aşkı ve onun hallerini anlatması bunun kanıtıdır.Namık Kemallerin,Ziya Paşaların Divan Edebiyatını gömmeye çalışmalarının boşa olduğunu da kitabın sonunda da çok güzel anlatmıştır.Eski edebiyata, tasavvufa ilgi duyan Osmanlı'da yaşamı ve padişahların şiir ve sanata nasıl ilgi duyduklarını görmek isteyenler için kitabı tavsiye ederim.
Dünyanın temposuna dalışımızdan yaşadığımız sorunların kaynağını çoğu zaman uzaklarda olduğunu düşünürüz sonra da kompleks düzleminde çözmeye çalışırız.Bazen basit bir şekilde kafayı kaldırıp nerdeyim diye bakmak, ben ne yaptım neler yapacağım diye düşünmek iyi gelebilir. Ama malesef çoğumuz komplekse girip kendimize bakmayıp dışarda ararız çözümü.İşin özü durup düşünmekten,düşünerek hareket etmek geçiyor.Düşünmeden hareket etmek zaten insan fıtratına aykırı ancak insan dünya hengamesine kapılıp gidince bu en önemli vasfı gözardı edebiliyor.Kitabı okurken bu bilincin biraz daha çok farkına varacaksınız.
