Luisa bir keresinde bir rica ve bir sadaka yüzünden ağa düşmedi, düğümlenmedi, ama bulaştı ve beni de biraz bulaştırdı onlara; ikimiz ayrılıp ben İngiltere'ye gitmeden önceydi, böylesine uzaklaşacağımızı, sırtımızı birbirimize bu kadar döneceğimizi henüz öngörmüyorduk, en azından ben öngörmüyordum; insan güvenini kaybettiğini ya da
Sayfa 15 - III DansKitabı okudu
Biri paltomuzda akrep olduğunu bize haber verse, doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor bakmadan ve akrebin nerede olduğunu araştırmadan akrebin tehlikesinden kurtulmak için, hemen paltoyu sıyırır, adama teşekkür eder ve ondan sonra öldürmek için akrebi aramaya koyuluruz. Halbuki akrebin zararı bedene sirâyet eder ve nihayet bir kaç gün devam eder. Kötü ahlâkın zararı ise kalbe ve ruhadır. Bu da öldükten sonra devâm edip gider. Ya uzun yıllar devam eder, veya acı ve sancısının hiç ardı arası gelmez. Vaziyet bu merkezde iken kötü hâllerimizi bize haber verdiler diye sevinmeyiz, haber verene teşekkür etmeyiz, kötü huyların izâlesi ile uğraşmayız. Belki biz de karşılıklı olarak adama nasihat etmeye kalkışır ve deriz ki; sen de şöyle böyle yapıp durduğun hâlde bize öğüt mü veriyorsun? Onun nasihatinden istifade edecek yerde adama husumet göstermeye başlarız. Bu hâl, çok günahların neticesi olarak kalp katılığından meydana geldiğinde şüphe yoktur. Daha doğrusu iman zayıflığından meydana gelir. Bizi doğru yola ilham ve hidayet buyurmasını, kusurlarımızı bize göstermesini ve izâlesi için meşgul etmesini ve fazl u keremi ile kusurlarımızı bize gösterene minnet ve şükranda bulunmamızı bize nasib etmesini Cenâb-ı Hak'tan niyâz eyleriz.
Reklam
Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Duçe! Duydum ki, yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora. Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür; Din Arab’ın, hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
Davetiye Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce, İtalyanlar başvekili muhterem Düçe! İşittim ki yelkenleri edip de fora Gelecekmiş orduların Yeşil Bosfora Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür; Din Arab'ın, Hukuk sizin, harp Türklüğündür. Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa Türk eri de öyle gider kanlı savaşa. Hem karadan, hem denizden ordular
Gelelim “hudûs”a… Kelâmcılar demiş ki: “Âlem, değişkendir. Her değişen şey hâdistir, yani sonradan vücuda gelmiştir. Sonradan var olan her şeyi de bir var eden vardır. Öyleyse bu kâinatın ezelî bir yaratıcısı var.” Biz de deriz ki: Evet kâinat sonradan var olmuştur, çünkü görüyoruz: Her asırda, her senede, hatta her mevsimde bir kâinat, bir âlem gider, bir başkası gelir. Demek bir Kadîr-i Zülcelâl var ki, bu kâinatı yoktan var ederek her sene, her mevsim, belki her gün birini yaratır, şuur sahiplerine gösterir ve sonra onu alıp başkasını getirir. O âlemleri birbiri ardınca takıp zincirleme bir surette zamanın şeridine dizer.
33.Söz
Rab'le Zaman Geçirmek (Söz'ü Duayla Okumak)
Rab'bin lütfu ve merhametiyle O'nun huzurunda daha fazla zaman geçirmeye istekli olduğumuz takdirde, ne yapmamız gerekir? Tanrı'nın Sözü'yle beslenmek ve ondan zevk almak için ne yapmalıyız? Öncelikle öğrenmemiz gereken tek şey okumayı ve dua etmeyi birleştirmektir. Rab'be yaklaşırken Kutsal Kitap'ı duayla okumalıyız
Sayfa 8 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
56 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.