Umut, umut, umut...
Hayata dair ne çok umudumuz vardır oysa. Yaşam bizlere sunulmuş koca bir derya, kocaman bir armağan. Yaşanmışlıklarıyla ya da yaşanmamışlıklarıyla hayatın içinde var olup gideriz olabildiğince. Tüm sevinçlerimiz, hüznümüz, yaşamayı ertelediklerimiz, kayıplarımız, acılarımız ve insanoğluna dair daha bir çok söz edilesi duygularımız. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, kolay ya da zor, şans, talih, kader, alın yazısı, her birimiz için biçilen değerler. Hayatın içindeysek eğer günü geldiğinde yaşarız bu duyguları. Bu hengamede var olmak adına yitirmemeliyiz umutlarımızı. Asla ama asla yitirmemeliyiz. Belki de öncelikle kendimize inanmakla başlamalıyız yolculuğa. Hayatın savruluşunda, fırtınada yitip gitmemek adına dimdik durabilmeliyiz her seferinde, inanç, sabır, şükür ve umutla, umutla yarmalıyız dikenli yolları. Ayşe Kulin'in sözlerinde olduğu gibi; "Umut, yeniden umut! Her yeni can bir umuttu. Her yeni gün bir umuttu." Ne güzel dile getirmiş umudu.
Güzel bir sabah, güzel bir gün diliyorum "umut" adına...