"Sen benimle oynuyordun. Benden nefret ediyordun. Çünkü sevgin nefrete dönüşmüştü. Hatta belki bir çeşit intikam alıyordun benden. Ben farkındaydım. Buna rağmen seni sevmeye devam ediyordum hala da ediyorum. Ben, sana hak vermeye çalışıyordum, veriyordum da. Oysa senin çektiğin acılardan belki daha da fazlasını ben de çekmiştim. Sen beni,
İNSANİ - Film kişinin "engelli" olmanın ötesinde bir insan olarak kim olduğunu daiar belirsiz br kavrayış sunar. DİNAMİK - İzleyiciler, filmde bireyin yaşamına diar birçok önemli duruma tanıklık edecek, belki de özdeşecekler, olumlu özellilkler, eksiklikler, olumlu ilişkiler/ çevresel faktörler ve olumsuz ilişkiler/çevresel faktörler... DENGELİ - Sinemacı, engelli/bozukluğu / eksikliği aşırı vurgulamak ile onu aşırı duygusallaştırmak/yüceltmek arasında denge sunar.. ANLAMLI - İyi filmler tasvir ettikleri karakterlere dair inandırıcı ve sağlam hikayeler sunar.
Sayfa 58 - KAKNÜS YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
İkisi de olsun✓
✓ ° İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de. ° ✓
Gerçekten de insan bir şey “söyleyemez”, söylenecek olan kendi kendine dile gelir belki.
Sayfa 2 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
dünyaya kendimden bir şeyler veremiyordum. Kendimi kendime saklıyordum. Bu duruma kimse daha fazla dayanamazdı. Kendime acımak istedim. Mutlak bir ümitsizliğe düşmek istedim. Belki tam düştükten sonra çıkmak kolay olurdu. Fakat, bütün bu düşündüklerimin, kelimelerden ibaret olduğunu biliyordum. Hayır, ben adam olmazdım. Gerçek bir acı duyduğumdan bile kuşkum vardı. Ben ucuz bir romandım. Kelimeler bile yanyana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de kelimelerim olsaydı? Bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı. Binlerce yıldır söylenen milyonlarca sözden hiç olmazsa biri, beni içine alsaydı! Çok insan için söylendi ama, sana da uygulanabilir denilseydi. Kendime gerçekten acıyabilseydim, gerçekten ümitsiz olsaydım. Sonra yavaş yavaş, adım adım doğrulurdum. Başımdan geçenleri ilk gününden başlayarak yeniden düşündüm uzun süre. Geç kalmıştım. Burada paslanıp gidiyordum; hafızam paslanmaya başlamıştı bile.
68 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 2 hours
Stefan Zweig'in kitaplarını, anlatım dilini, hikayeyi ele alış şeklini genel olarak seviyorum. Beni hikayenin içine çekip o hikayede ki karakterleri hem anlamaya hem de kendi hayatımda olanlarla bağdaştırdığım olayları daha çok düşünmeme ve farklı bakış açısı ile bakmama sebep oluyor. Bazen de evet böyle düşünmekte çok haklıymış diyorum.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224.5k okunma
Reklam
Nasıl ki insanoğlu da ayağı dibinde kaynaşan karınca sürüsü içinde herhangi bir karıncayı şu veya bu özellikleri ile tanıyıp ayıramıyordu. Belki de onların içinde nice kendine vergi dünyaları olan karıncalar vardı. Nice benzerlerinden ayrılanlar. Ama insanoğlu ayağını uzatıyor, fark gözetmeden basıp eziveriyordu hepsini. Çünkü hepsi birbirinin eşiydi, aynıydı.
Sayfa 76 - Can
"Günlük telaşlar içinde insan hep meşgul. Belki de en az tanıdığı kendisi ve en az kendisi için düşünmeye vakit ayırıyor. Oysa hayat, yanından koşup gitmek için değildir, bazen de bir durup düşünmek lazım. "
216 syf.
9/10 puan verdi
Okudukça bazı şeylerin farkına varıyor insan, yaşamın önemi gibi... Yaşıyoruz ama kendimiz gibi mi yoksa başkalarına yaranabilmek ya da toplum içine karışabilmek için mi ? Kendimizden ne derece ödün veriyoruz? Farklı kişiliğe sahipsek bunu neden saklıyoruz ya da farklı birşey düşündüğümüzde farklı bir harekette bulunduğumuzda neden hemen tuhaf gözlerle bakılıyor, deli sıfatı yiyoruz? İşte bu kitap bu düşünceleri ve cevapları gayet güzel yansıtıyor. Veronika'ya gelirsek eğer ölmekle ölmemek arasında gelgit yaşıyor. Ölüme giderken bile kafasında binbir soru var ve en sonunda farkına varıyor yaşama sevincinin. Kitap diğer karakterlerin de neden Veronika ile yollarının keşistiğinden bahsediyor. Hayattanızdan ufak kesintiler de bulabilirsiniz. Belki sizlerde buna benzer durumlar yaşadınız. Zaten hayatta böyle değil mi? Ölüm düşüncesi bu kız gibi geçer ya da geçmez aklımızdan belki ama bazen bunalır, enerjimiz düşer hatta içimize kapandığımız anlar olur. Bazen öyle bir an gelir ki neşe, sevinç kaplar ruhumuzu ve bedenimizi. İyi ki deriz herşey için ve mutluluk saçarız çevremize... Hayatımızın her anında vardır böyle anlar. Önemli olan zoru başarıp başedebilmek her ne yaşıyorsak... İşte böyle bir kitap... Bu arada herkesin içinde elbet vardır bir delilik diyerek noktalamak istiyorum.
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyor
Paulo Coelho
Paulo Coelho
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202077.3k okunma
“İnsan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.”
Reklam
258 syf.
7/10 puan verdi
Aşk da Tükenir
Artık Kayıp Zamanın İzinde serisiyle biraz daha barıştım. Elbette 1, 2, 3 ve 4. Kitaplar benim için zorlayıcı okumalar olmuştu ancak 5 (
Mahpus
Mahpus
) ve 6 (
Albertine Kayıp
Albertine Kayıp
) öncekilere göre kat kat daha derin ve etkileyici duygu aktarımlarının bulunduğu romanlar bence. Mahpus'ta anlatım daha çok Proust'un Albertine'e olan yüceltilmiş aşkıydı.
Albertine Kayıp
Albertine KayıpMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20202,181 okunma
352 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Yazarın yabanda, Walden gölü yakınında kendi inşa ettiği bir kulübede iki yılı aşkın bir süre yaşamasının ardından kendi deneyimlerinden yola çıkarak, insanlığa vakit kaybetmeksizin yüzünü doğaya dönmesine salık verdiği eseri. Thoreau, bu süreçte kendisinin, Doğa’nın sayesinde ve onun yardımıyla gerçekleştirdiği tefekkürün, kendisine tekamül
Walden
WaldenHenry David Thoreau · Can Yayınları · 20221,600 okunma
208 syf.
10/10 puan verdi
Bence yeterli övgüyü almamış çok güzel bir kitap. Belki de bu yazarın okuduğum ilk kitabı olduğu için olabilir ama başında sıradan bir hikaye okuyacağımı düşünerek başladığım sayfaları takip eden o inanılmaz fantastik dünyanın beni aynı zamanda kendi içimdeki dünyaya götürmesi, hayattaki birçok şeyi fark ettirmesi, yer yer gözlerimin dolmasına tüylerimin diken diken olmasına sebep olan gerçekten çok etkilendiğim bir kitap oldu. Başka bir dönemde okusam aynı şeyleri hisseder miydim emin değilim. Daha küçük bir yaşımda olsaydım sadece fantastik yönünün dikkatimi çekeceği ve sonunun beni tatmin etmeyeceği bir kitap olabilirdi ama yetişkinliğe adım attığım şu son yıllarda okumak bilmiyorum içimde bir yerlere dokundu. Herkesin okuması gereken içinde güzel mesajlar ve hayattan gerçek duygular taşıyan, insanı insan yapan ve aslında normalliğinden dolayı hiç fark etmediğimiz bazı şeyleri fark ettiren ve bunu yedi yaşında bir çocukla ve onun fantastik dünyasıyla yapan bence muhteşem bir roman. Herkese tavsiye ediyorum. Ben de bir gün yeniden okuyacağım belki o zaman başka şeyler de bulurum içime dokunacak.
Yolun Sonundaki Okyanus
Yolun Sonundaki OkyanusNeil Gaiman · İthaki Yayınları · 20201,447 okunma
Hepimiz böyle mi yaşıyoruz? İki yaşam: dışavuran ideal ya- şam, bir de imgelemin egemen olduğu, gizlerimizi sakladığımız içsel yaşam. İşin garibi, yolculuklarımı ne kadar uzattıysam o kadar uza- ğımda kaldılar. Tradescant yolculuklarını tamamlayabiliyor. Yol- culuklar zamanı güzel geçirmenin bir yolu ve de sonlar az ya da çok belli. Oysa ben yola
Yakamoz& Papatya -9
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.