Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.29
Lidyaa
Lidyaa
@bella_
Türkçe
50 reader point
Joined on September 2018
Okuma Hedefleri
İnceleme yazmak için hazır mıyım bilemedim. Ben başlayayım elbet kelimeler dökülür deyip başlamalıyım.
Yeraltı edebiyatı denince aklıma Charles Bukovski, Chuck Palahnıuk, gibi yazarlar gelirdi. Bizde de Hakan Günday varmış ondan bihabersiz yaşamışım bunca sene. Olsun zararı yok deyip kendimi avutuyorum. Lise yıllarında yazmaya başlayan ve 23
Kitabı 3 liraya aldığımı söylersem buna kim inanır ki.. . Büyük beklenti içine girmeyerek aldım. Kitap Yurdunun indirimli günlerinden alınca oku gitsin, üç lira ekmek parası bile değil, dedim kendi kendime. Polisiye sevmem normalde ama kitap başlarda biraz sıkıcı gelse de sonraları sevmeye başladım. Alışkın olduğumuz gerilimi yüksek bir polisiye değil daha çok psikoloji ve polisiye türünün harmanlanmış hali diyebiliriz. Kitabın sonunda da değişik bir son bekliyor bizi. Suçlu yok bu kitapta suçluluk psikolojisinin suçluluğu var ortada. Keyifli okumalar
Şairleri en iyi kimler tanır? Bu sorunun cevabı edebiyatçılar hayranları vs değildir. Bir insanı en iyi eşi anlatır en yakından tanıyan da odur. Kitap şairlerin eşleri gözünden edebi kişilikleri ve özel hayatları anlatılır bu canım kitapta. Çok güzel bir düşünce. Bir "Yüzyıl Aşıkları" olamasada samimi bir kitaptı. Okurken hiç sıkılmadım. Aşklarını pişmanlıklarını özlemlerini derinden hissettim. Özellikle Birket İlhan ile Atilla İlhan'ı çok uyumlu buldum. Her ne kadar evlilikleri uzun sürmese de medeni bir şekilde ayrılmaları örnek bir davranış sergilediler. Can Yücel ve Güler Yücel'in örnek bir hayatlarını okudum. Gel gelelim Cemal Süreya'ya çok sevdiğim bir şairdir gerçek hayatta ne kadar zor bir adam olduğunu ve şairlere ve sözlerine kanılmayacağını da anlamış olduk. Üşenmedim saydım tam 6 evlilik bir nişanlılık yaşamış kendileri az biraz çapkınmış şaşırdım . Ha bu onun şairliğinden bir şeyler eksiltir mi elbette hayır. Satırlar başka özel hayatı başka deyip saygı duyuyor ve rahmet diliyoruz. Edebiyatsever kişilere tavsiye ederim elbette. Keyifle okudum. Cemal Süreya'dan bir alıntı paylaşayım da öyle bitireyim. "Biliyorum sana giden yollar kapalı üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni..."
Reader Follow Recommendations
ÖN YARGILARINIZI YIKIN GİTSİN
Bu kitapla çok erken yaşlarda karşılaştım. Ortaokul yıllarında masama konulmuştu okumam için. Kücük eski basımlı kitaplar olurdu hani saman kağıdından. Tam da ondan işte. Elime almıştım kalın bir kitap ve sıkıcı görünüyordu. İlk on 20 sayfasını anca okumuştum. Okuyamadım. Kitabı tekrardan elime almam 17 yılıma mal olacağını nerden bilebilirdim. Oysaki tanışmam çok erken okumak için de çok geç kalmıştım. Ön yargım bana pahalıya patladı. Bu incelemeyi gecenin 00.00 de yazmaya başlıyorum. Kitabı anlatmak için en özel saatler. Daha fazla sözü uzatmadan yazsam iyi olur. Ben zaten konuşmaya başladım mı susmak bilmiyorum. Yazma işi de öyle... Kitap o kadar içten bir anlatımla dolu dolu ki kaptırıp gidiyorsunuz. Kitabın kalın oluşu sizi hiç etkilemiyor. Akıp gidiyor. Kitaptan öğrendiğim çok şey oldu. Mesela "Mankut" kavramını bize kazandıran kişi aynı zamanda Cengiz Aytmatov. Ana-Beyit(Nayman Ana) ve Reymalı Ağa ile Begiman'ın efsaneleri on numaraydı. Hele Yedigey'in arkadaşının eşine duyduğu aşk yok mu beni benden aldı. İç çekişmeleri, saf içten korumacı duygular beni derinden etkiledi. Velhasıl kelam ben 10 üzerinden 10 verdim. Okuyun zamana bırakmayın. Zira 'Asra Beden' bir kitap . Keyifli okumalar dostlar.
Hayal kırıklığı
Sakın okumayınnn!! Kolay kolay bir kitapla ilgili böyle kötü bir yorum yapmam. Neticede bir emek var ortada ama bu kitaba yapılır. Bernhard'ın okuduğum ilk kitabı belki de en kötüsüdür bilemeyeceğim. Başka kitabını okumamakta kararlıyım. Kitap "berjer koltukta" söylemini tekrar ederek devam ediyor. Bir döngüye çeviriyor bizleri. Yazarımız oturduğu berjer koltukta sanatçı takılan tayfasını ve kendilerini sosyete diye takdim ettikleri eski arkadaşlarını durmadan eleştiriyor. Tamam bu da güzel eleştiri kitaplarını da severim ama yaptığı eleştirileri sadece içinden geçiriyor. Hep o konuşuyor, konuşulanları kendi ağzıyla aktarıyor. Valla okumayın gerek yok. Hiçbir şey katmadı. Daha farklı bir şeyler okuyabilirsiniz
OYUNLARA GELMEYELİM!!!
Oğuz Atay'ı okumaktan hep korkmuşumdur. Dili ağır ve sıkıcıdır, ben okumam ki onu, derdim. Ne aptallık etmişim. Sen nasıl bir kralsın Atay diyorum şimdi. Öl de ölelim senin için. Kafandaki oyunlara beni de kat. Albay Hüsamettin'i benimle de tanıştır. Bir iki sohbetin belini bükelim. Bilge ve Sevgi'yi de çağır onlar da olsun. Sen kimi sevdiğine karar veremedin beraber bulalım ne dersin? Ne çok şey var sana dair. Çok erken gitmişsin bu dünyadan. Halbuki ölmekten korkardın sen. Hazır değildin gitmeye. Nasıl desem... Bilemiyorum.
En çok Albert Camus'u sevmiştim yıllar önce. Kimse yerini alamaz diyordum. Şimdi sen de onun kadar belki de daha fazla yer edindin bende. Kafan o kadar karışık ki bu yazar ne çok bana benziyor dedim. Bende her şey daldan dala.
Kahramanımız Hikmet Benol o kadar aykırı bir tip ki roman boyunca onun gibi olmak istedim. Özenilecek bir tarafı yoktu belki yine de çekiyordu. Hikmet yorgundu, yalnızdı, fakirdi, kimsesizdi, terk edilmişti...
Sonu böyle olmamalıydı oyunlarda yaşamalıyıdı. Oyunları uğruna feda etmemeliydi. Herkese sayıp sövesim var. Hikmet'in ruh hali bulaşıcı galiba.....
Şimdi ne çok KADINIZ
"sandalyede oturmuş kendi kendini kesip biçen bir adam:çirkin bir görüntü, ama bir bakıma bir kadının üzerinde debelenen bir adamın görüntüsünden daha çirkin değil." bu satırları yazan 55 yaşındaki Davıd'ın(çirkin bir adamın utancı)anlatılıyor.Bir babanın suçu ve kızının yaşadıkları o kadar içten anlatılmış ki sarıpsarmalıyor bizi. Okurken kendimi arayıp durdum sonra kendimi Lucy'nin benliğinde buldum. Şimdi ne çok kadın olduk. Hiçbir yere sığamıyoruz. Bir kavanoza kapatılmış hamam böcekleri gibi. Tutuldum kaldım bir yerlerde çıkarılmayı bekliyorum...
Etkisindeyim imdat!!!
Bay stevens, gerçekten etkileyici bir tip. Okurken sürekli sorgulatan bir başuşak. Sanırım okurken ona nasıl hayran kaldığımı gizleyemeyecem. İşine aşkla bağlı, duygularını işine asla karıştırmayan(asla başaramayacağım) naif bir karakter. Babası öldüğünde bile soğukkanlılığını korumayı becerebilmiş biri, keza bu bana "Yabancı" kitabını hatırlattı. Farklı bir kitap, farklı bir karakter, bambaşka duygular daha ne olsun. Okurken sizleri de geçmişe götürecek Stevens'la başbaşa yolculuğa çıkacaksınız. Emin olun bu yolculuk hiç de sıkıcı değil. Nobel'i sonuna kadar hak ediyor. Yalnız okurken yavaş okuyun(ben öyle yaptım) içime çeke çeke iliklerime kadar hissederek hem de...
