“Stoacıların inanışına göre canımızı sıkan birçok şey gerçek dünyanın değil, hayal gücümüzün bir ürünüdür. Rüyalarımız gibi o sırada oldukça canlı ve gerçekçi gibi gelir ama uyandığımız anda her şey anlamsızlaşır. Rüya sırasında hiçbir zaman durup, "Bunlar gerçek mi?" diye düşünmeyiz. Aynı şey öfke, korku ya da benzeri aşırı duygu durumlarımız için de geçerlidir. Üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra ya da başkalarına anlatmak zorunda kaldığımız zaman nedense ilk andaki etkisini yitiriverir.
Sinirlenmek de uyandıktan sonra rüyaya devam etmek gibidir. Seni öfkelendiren şey gerçek değildi ama buna verdiğin tepki gerçekti. Ve bu yüzden de gerçek olmayan şeyler gerçek sonuçlar doğurur. İşte tam da bu sebeptendir ki hemen uyanmalı ve kendi kendine bir kabus yaratmamalısın.”
Hırs, insanları belli bir amaca ulaşmaya dürten arzuların ortak özelliğidir. Hırstan yoksun bir duyguda, insan dürtülmez, edilgin değil, özgür ve etkindir.
Başa gelenlere üzülmemek elde olmayabilir. Ancak bu üzüntüyü aşırı seviyelere vardırdığımızda, Rabbimizin bu hadiseleri belli bir hikmet üzerinden gönderdiğini tekzip etmek anlamına gelecektir. İlahi şefkatin azlığını hatta yokluğunu ima eden bu düşünce, ilahi merhameti aşma iddiası taşıyan bir dengesizlik hâlidir. Rabb'imizin merhametini aşan bir merhamet ve hikmetinden daha ileri bir hikmet öne sürmek, mantığın hastalığa tutulduğu bir noktadır.
Aşırı üzüntüyle, Rabb'imizin şefkatinden daha fazla kendimize şefkat beslediğimizi ve O'nun hikmetlerinden daha fazla hikmete sahip olduğumuzu öne sürmüş oluruz. Bu da mümkün değildir, zira ilahi şefkat ve hikmet aşılamaz, aşıldığında bunların adı şefkat ve hikmet değil, olsa olsa bir kalp hastalığı olur. Kimsenin Rabb'imizden daha şefkatli olma imkânı yoktur
Neden hayatında biri yok diye soranlara;
Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya
On dakika, onbeş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.
Bu arada başka alternatiflerde geçer ama binmezsiniz.
Ne de olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz.
Sormayın artık bana!
Herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola!
Durakta yaşlanmak olsada işin ucunda...
Can Yücel.
Güzelliğin hayli gereksiz bir şey biliyor musun
Düpedüz çileden çıkarıyor insara
Yeni bir şarkı gibi
Bir kadeh içki gibi
Sardıkça sarıyorsun
Her yerin ayrı ayrı öyle güzel ki
O dudakların, o saçların
Aman Allahım
Ya gözlerin
O bakışlarının derinliği
Yok yok hiçbir yerini anlatamam senin
Gücüm yetmez belli bir şey
Ne söylesem kafi değil
Onun için güzel olmayaydın diyorum ya