·
Not rated
Hep Aynı Aynılık
Kutlu'nun pek çok kitabını okumuştum bir zamanlar ; o zamandan bu zamana ben çok değiştim fakat Mustafa Kutlu belli ki pek değişmedi. Sesi o kadar "aynıydı ki" atlayarak okumaktan başka bir şey yapamadım. Ayrıca Mustafa Kutlu bence vasat bir yazar ; sağ edebiyattaki zayıflıktan öne çıkıyor ve harcı âlem yazıyor.
Sevincini Bulmak
Sevincini BulmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20181,803 okunma
Herkesten çok güldü. Belli ki acı çekiyor.
Sayfa 242
Reklam
Mearic suresi
19. Gerçekten insan pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. 20. Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. 21. Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir. 22,23. Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar ki onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler;) 24,25. Mallarında isteyene ve (isteyemediği için) mahrum kalmışa belli bir hak tanıyanlar; 26. Ceza (ve hesap) gününün doğruluğuna inananlar; 27,28. Rablerinin azabından korkanlar ki Rablerinin azabı(na karşı) emin olunamaz; 29,30,31. Irzlarını koruyanlar -ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna çünkü onlar kınanmaz, bundan öteye (geçmek) isteyenler ise onlar taşkınların ta kendileridir- ; 32. Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler; 33. Şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar; 34. Namazlarını koruyanlar; 35. İşte bunlar cennetlerde ağırlanırlar.
Kalp değişince...
Hz. Hamza'nın karnını deşip ciğerini parçalayan Hind, Peygamber'in yanına yüzü örtülü gelerek İslâm'ı kabul etmiş ve affını istemiş. Hz. Peygamber onu tanımış; fakat tanıdığını belli etmemişti. Hz. Peygamber'in bu tavrı Hind'e o derece tesir etmişti ki Hind, "Bugüne kadar en nefret ettiğim çadır, senin çadırındı. Fakat bugün senin çadırından daha sevimli çadır görmüyorum." demişti.
Sayfa 158 - Buhârî, "Zikru Hind"
Sofist ve Filozof
“Daha antikçağda sofistler ve filozoflar çarpışıyorlardı. Birinciler, diyalektiğin incelikleriyle veya kelimelerin büyüsüyle öne çıkmaya çalışıyorlar, ikinciler ise öğrencilerinden somut olarak belli bir hayat tarzına bağlanmalarını talep ediyorlardı. Sonuç olarak, bu durum, bazı çağlarda bir eğilimin, bazılarındaysa diğerinin ağır basmasıyla sürüp gitti. Sanyorum ki, filozoflar hiçbir zaman "konuşma hazzı"yla duydukları tatminden asla kurtulamayacaklar. Her ne olursa olsun, felsefenin derin ilhamına (bu ilhama Sokratik de denilebilir) sadık kalmak için felsefi söyleme dair yeni bir etik önermek gerekir. Bu etik sayesinde filozof, kendisini kendinde bir amaç olarak almaktan, daha beteri felsefeyi filozofun belagat sergilemesinin aracı olarak görmekten vazgeçecek; tersine felsefe, kendini aşmanın bir aracı haline gelecek ve evrensel akıl ve baskalarına açılma boyutuna geçis yapacak.”
"Eee, evlat" dedi yaşlı adam, "senden bir garip koku alıyorum. Hem dünya kokuyorsun hem de ukba. Hem toprak kokuyorsun hem derya. Belli ki ikisinin arasındasın. Gitmek ile gelmek arasında; lakin en ziyade susmak ile söylemek arasında."
Reklam
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sadece kadınların olduğu bir dünya?
'Başka bir ülkeden geliyorlar. Muhtemelen erkekler. Belli ki ileri bir medeniyet. Çok değerli bilgilere sahip olduklarına şüphe yok. Tehlikeli olabilirler. Mümkünse yakalayın; gerekirse ehlileştirip eğitin. Halkımız için iki cinsiyetin de olduğu bir düzeni yeniden kurma şansı olabilir.'
İlk zamanlar (kovulmadan, hor gorulmeden, hakarete ve ihanete uğramadan önce) ben de her insan gibi duygularını belli ederek yaşıyordum. Ta ki acımı kabul edene kadar. Ben kendi içimde yaşadıklarımı biliyorum. Bir insan yok benim hayatımda ki istemiyorum da zaten. Böyle oldu çünkü bu hale gelmeme sebepsiniz. Böyle mutluyum ben. Siz bahçe mi ekersiniz bağ mı dizersiniz bilmem. İlgilenmiyorum artık.
Balık Gözlü
Ya sen? diye düşünüyorum. "...benim balık gözlerim yok ki, aksine açık renkli ceylan gözlerim var, bunu annem de diyor, hatta herkes. Öğretme- nim, neden gülümsüyorsunuz? Benden ziyade sizin gözleri- niz balık gözü gibi..." "Benim mi?!" "Öğretmenim, okulda size verilen lakabı bilmiyor musu- nuz? Hiç duymadınız mı?
Sayfa 93 - İş bankası yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Demek ki insanlar belli bir yaştan sonra kendilerine ' kim olmak istediklerini' sormayı bırakıyordu.
Şimdi size bir şey sorayim arabanızın lastiği patlak mi ? Camdan dışarı bakmayın ! İnsanlara ofisimde otururken bu soruyu sorduğumda neredeyse hepsi hayır der ama ofisimden arabalarını görmezler peki nasıl biliyorlar ? Kesinlikle emin değiller son kez arabalarını gördüklerinde lastikleri patlak olmadığından bu cevabı veriyorlar ve bu onlar
Öncelikle,kötü düzen kaostan iyidir denir. Tarih sayfaları bu kaidenin ehemmiyetini gösteren ibret tablolarıyla doludur. Ulema,iktidara geliş biçimi meşru olmasa bile,tarihi tecrübe ve olguyu dikkate alarak otoriteye itaati benimsemiştir. Bundan dolayı statükocu olmakla dahi suçlanmışlardır. Fakat İslam tarihinde Kerbela hadisesi gibi birçok acı
296 syf.
9/10 puan verdi
İlk kitapta Çöl Gezegeni Arrakis’e küçük bir çocuk olarak gelen Atredies Hanedanı veliahtı Paul Atredies, Harkonnen Hanedanlığı’nın sonunu getirmiş ve imparatorun kızı prenses Irulan ile evlenip imparatorluğun başına geçmişti. ** Dune serisinin ikinci kitabı Dune Mesihi’nde ise; Son yaşanan olayların üzerinden 12 yıl geçmiş Paul Atreides,
Dune Mesihi
Dune MesihiFrank Herbert · İthaki Yayınları · 20216.2k okunma
Bir vakte erdi ki bizim günümüz Yiğit belli değil mert belli değil Herkes yarasına derman arıyor Devâ belli değil dert belli değil Adalet kalmadı hep zulüm doldu Geçti bu baharın gülleri soldu Dünyanın gidişi acaip oldu Koyun belli değil kurt belli değil Çerh bozulmuş dünya ıslah olmuyor Fukara ehlinin yüzü gülmüyor Ruhsatî de ne dediğin bilmiyor Yazı belli değil hat belli değil
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.