(yazardan) "Ben yazdığımda Kıbrıs ve Kıbrıs'a benimki türden bir yaklaşım moda değildi - kitap yerini tam bulmadı. Türkler fazla Yunan yanlısı, Yunanlılar fazla Türk yanlısı buldulardı belki bundan sonra..." Alev Alatlı
Alatlı'nın ilk romanı olan bu kitapta yazarın hayatından ve çevresinden izler bulmak mümkün.
Öncelikle kitabı okurken yorulduğumu belirtmek istiyorum. Özellikle kitabın başlarında Yunanca kelimelere sık sık yer verilmesi ve açıklamalarının olmaması anlama hızını düşürüyor.
Hikaye Kıbrıs'ta geçiyor. Kahramanımız Eleni'nin üç şehirdeki üç farklı hayatını okuyoruz. Girne, Lefkoşa, Pire...
Küçük yaşta bir aileye yardımcı olarak verilen Elemi belli bir yaşa geldikten sonra babası tarafından Lefkoşa'daki teyzesinin yanına gönderilir. Burada yaşamak ise Eleni için daha da zordur. Tek güzel yanı ise tanıştığı genç, Arif. İki genç kaçarak evlenirler ve Eleni müslüman olur. Adı da Naciye olur. Dört çocuk getirir dünyaya. Ancak burada da tutunamaz çeşitli olaylar sonucu evden kovulur. Daha sonra kendisi gibi dul olan bir adam ile evlenir. Ne zaman mutluluğu bulduğunu düşünse hayat yeni zorluklara sürüklee onu. Oradan oraya savrulan, tüm haksızlıkları göğüsleyen, hiçbir yere ait olamayan bir kadının kursağında kalan mutlulukları... Kendi hayatında hiçbir zaman özne olamayan biri kaç kez mutluluğu yakaladığını düşünse de bu güzel kavram onun hayatında asla bir sıfat olmamıştır.
Eleni Naciye'nin hikayesi çerçevesinde o zamanın tarihi olayları ve toplum içi çatışmalar, zıt yaşamlar ele alınıyor. Okuma olarak yorucu olsa da, kurgusu ve anlatısı oldukça güzel olan bir kitap.