Bellini tarafından yapılan portresini çok sevdiği, karılarından birine çılgınca aşık olunca, Venedikli biyografi yazarının safça ifadesiyle, zihnini bu esaretten kurtarabilmek için onu hançerleyen Fatih Sultan Mehmet’e derin bir yakınlık besliyordu.
Ulemadan seçkin kişiler haftanın belli günleri kendisine ders vermeye sarayına gelirlerdi. Hümanistleri ve Rum bilginlerini huzuruna kabul ederdi; saray duvarlarına freskler yapması ve kendi portresini çizmesi için Venedik'ten Gentile Bellini'yi çağırmıştır. Ancak Fatih Sultan Mehmet'i çağdaş Rönesans hükümdarları arasında saymak biraz abartılıdır. Fatih, her şeyden önce gazi bir İslam hükümdarıdır; amacı da, devletini dünyanın en güçlü imparatorluğuna dönüştürmekti.
anıtkabirin yapılacağı yerin seçilme sürecinde yaşananlara dair..
Anıtkabir inşaatı 1943'te başladı ve 10 yıl sürdü. Ankara caddelerinde gerçekleştirilen ve bir önceki bölümde ayrıntılı bir şekilde anlatılan törenin ardından Anıtkabir 10 Kasım 1953'te resmi olarak açıldı. Ancak, herhangi bir inşaatın başlayabilmesi için önce müsait bir yere ve uygun bir tasarıma ihtiyaç vardı. Anıtkabir için yer
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Saray duvarlarını İtalyan saraylan gibi freskolarla bezediğini ve portresini yapması için Venedik'ten getirttiği Gentile Bellini'ye iltifatlar yağdırdığını biliyoruz. Berlinghieri, Geogrqfia'sını, Roberto Valturio da De re militari adlı önemli yapıtını Fatih'e sunmayı arzu etmişlerdi. Giovanni-Maria Filelfo Amyris adlı kasidesinde Fatih'i övmüştür. Bütün bunlar, bazılannın onu bir Rönesans hükümdarı olarak görmesine neden olmuştur; oysa bu gerçekten uzak bir görüştür. Fatih'in Hıristiyan dünyaya ilgisinin tek sebebi, Roma ve İtalya fatihi ve yöneticisi olma isteğidir. Fatih, kültür bakımından tam bir Müslümandı; Hocazade'ye derin bir hayranlık duyar, şeyhi Akşemseddin'in gaibi keşfettiğine inanırdı. Döneminde sanatta Avrupa stiline hayranlık duyulması ve tatbiki ilimlerden birkaç yüzeysel alıntı yapılması gibi özellikler bir yana, gerçekte yeni bir kültür yönelişi ortaya çıkmamıştır.