Ve ben .okadar çok özledim ki sanki bir daha ,görmeyecekmişim gibi geçecek mi bilmiyorum bu sancı ,acı bitecek mi bir gün bir “kavuşmak kırk hasreti alnından vurur .”olurda kavuşursam sana kalbim. kırk hasret adına ,kırk kere öpeceğim .o güzel gözlerinden.ben yoruldum ama Seni beklemekten deyil seni sevmek ‘ten değil sana hasret kalmaktan yoruldum sana sarılmamaktan yoruldum gözlerinden öpememekten yoruldum” öyle yorgunum ki ,huzur bulamıyorum artık .nereye gitmek istıyorum ki ‘nereye gidebilirim ki .gittiğim her yerde sen varsın beynimde sen varsın sevdiğim ben sensiz yaşayamıyorum çok Büyük bir ızdırap bu…….
Ya bir manzaraya uzanır yollar, ya da kalabalık bir şehrin içinden geçerek yalnızlığa. Sonu yoktur yolların, ne sen gidebilirsin ne ben bitirebilirim bu yalnızlığı.
Hayatımda hiç aşık olmadım. 18 yaşındayım ve daha önce hiç sevgilim olmadı. Kimseden hoşlanmadım bile. Karşıma doğru insan çıkmadı belki evet, ama konumuz şu ki, tüm bunlara rağmen ne zaman bir aşk şarkısı dinlesem hüzünleniyorum. Bazen kendimden gizli sevgilim mi var diye düşünmüyor değilim. Çünkü şarkı ayrılığı anlatıyor ve ben ağlayacak gibi oluyorum. Şarkı özlemi anlatıyor başımı sallıyorum. Evet diyorum ya, evet! Özlemden öleceğim diyorum. Ama kimi özlüyorum? Yok. Kimse yok. Benden giden kimse olmadı. Çünkü bana gelen kimse olmadı. Ben de kimseden gitmedim. çünkü ben de kimseye gitmedim. Yani sevgili Cem Adrian, haklısın, ben onu çok sevdim. Ama kimi?
Seriye başlarken her kitabın farklı karakterlerden oluştuğunu vs düşünmüştüm. Ama meğer devam kitaplarıymış hepsi. Zaten ilk kitabın sonu öyle bir yerde bitiyor ki iyi de böyleymiş dedirtiyor.
Öncelikle kurgunun çok sert olduğunu belirtmek isterim, ben buna bilerek başladım ama bir yerden sonra açıkçası Adrian adlı baş karakterimizin ısrarlı
Uzun kitap okumanın büyüsü üzerimde çok güçlü bir etkiye sahip, hiç yoktan bir hayranlığa sebep oluyor. Böyle olmasına şaşacak değilim çünkü alışkanlıklarına sarılan bir adamım. Hatta ben yaşadıkça öyküsünü okuyacağım bir karakter olsun isterim. Bunun için küçük bir kandırmaca biliyorum gerçi. Güncel bir yazarı, özellikle günce türünde takip
..."Peki ya sen?" diye fisıldadı.
"Ben mi?"
"Sen bana bakıyor musun?"
"Sana bakmak için bir sebebim yok."
"Yok mu?"
"Yok. Karın olduğumu düşünüyorsan, üzgünum ama değilim."...
"Çocukluğun o uzak , yarı gölgeli bahçesi gibi bir yerdeyim ben.
Kimse kimseye göz göze nasıl bakar bilmezken.
O benim gözlerime, niye öyle, neden öyle, hangi öyle, nasıl öyle bakmıştı ki,
ben sağ elimle kalbimi yoklamıştıma."