Kürk Mantolu Madonna” hakkında Nazım Hikmet ne dedi ? "Kürk Mantolu Madonna” hakkında Nazım Hikmet ne dedi ? Kitap 1943 yılında basıldıktan sonra ilk eleştiri Nazım Hikmet’ten geldi. Nazım, Mayıs 1943’te Bursa Hapishanesi’nden gönderdiği mektupta Kürk Mantolu Madonna hakkında şunları yazdı: Kürk Mantolu Madonna, ben bu kitabı hem sevdim hem kızdım. Evvela niçin kızdığımı söyleyeyim. Kitabın birinci kısmı bir harikadır. Bu kısmın kendi yolunda inkişafı yani bir küçük burjuva ailesinin içyüzünü tahlili öyle bir haşmetle genişlemek istidadında ki, insan buradan ikinci kısma geçerken, elinde olmayarak, yazık olmuş, bu çok orijinal, çok mükemmel başlangıç ve imkan boşuna harcanmış, keşke bu başlangıç harcanmasaydı, diyor. Ben başlangıcı okurken yani Berlin’e kadar olan pasajı, senin benim anladığım manadaki realizmine hayran oldum. Beni dinlersen o başlangıcı almak ve kahramanın ölümünü kısaca tekrarlamak suretiyle o ailenin efradı ve eşhasının hayatları etrafında bir ikinci cilt, ayrı bir roman yapabilirsin, böylelikle de dinlemeye başladığımız harika musiki birdenbire kesilmiş olmaz. Gelelim ikinci kısmına, o kısım, başlı başına bir büyük hikaye olarak güzeldir ve böyle bir tecrübe gerek senin için gerekse Türk edebiyatı için lazımdı. Sen bu tecrübeyi başarıyla yaptın.
Nâzım Hikmet'in Kürk Mantolu Madonna Eleştirisi
Nâzım Hikmet'in Kürk Mantolu Madonna Eleştirisi Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı kitabı ilk kez 1943’te Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmıştır. Kitap için ilk eleştiri ise Nâzım Hikmet’ten gelir. Nâzım Hikmet, Mayıs 1943’te Bursa Hapishanesi’nden gönderdiği bir mektup ile Kürk Mantolu Madonna hakkında şunları iletmiştir: "Kürk Mantolu Madonna, ben bu kitabı hem sevdim, hem kızdım. Evvela niçin kızdığımı söyleyeyim. Kitabın birinci kısmı bir harikadır. Bu kısmın kendi yolunda inkişafı yani bir küçük burjuva ailesinin içyüzünü tahlili öyle bir haşmetle genişlemek istidadında ki, insan buradan ikinci kısma geçerken, elinde olmayarak, yazık olmuş, bu çok orijinal, çok mükemmel başlangıç ve imkân boşuna harcanmış, keşke bu başlangıç harcanmasaydı, diyor. Ben başlangıcı okurken yani Berlin’e kadar olan pasajı, senin benim anladığım manadaki realizmine hayran oldum. Beni dinlersen o başlangıcı almak ve kahramanın ölümünü kısaca tekrarlamak suretiyle o ailenin efradı ve eşhasının hayatları etrafında bir ikinci cilt, ayrı bir roman yapabilirsin, böylelikle de dinlemeye başladığımız harika musiki birdenbire kesilmiş olmaz. Gelelim ikinci kısmına, o kısım, başlı başına bir büyük hikâye olarak güzeldir ve böyle bir tecrübe gerek senin için gerekse Türk edebiyatı için lazımdı. Sen bu tecrübeyi başarıyla yaptın."
Reklam
İkra'
İ K R A Fatih Duman O, sözüne "Oku" diye başlandığındandır kitaplara sevdamız... . Zira, bence yazmak da dua etmek gibi... . Bazı kitaplar vardır ki insanın gönlünü de ruhunu da doyuma ulaştırır. 'İkra' da onlardan biriydi. Ben bu kitabın satırlarını sadece okumadım, hissettim. Hem de öyle bir hissettim ki gönlümdeki eksik parçalar tamamlanır gibi oldu. Yazar, bana 'kâri' diye hitap ettikçe düşüncelerim anlam kazandı, belki de kaçındıklarım bana sağlam bir şekilde dönüş yapmış oldu. Kitabı okurken yazarla öylesine güzel bir sohbete sahip oldum ki sanırım okuduklarım aklımdan hiç çıkmayacak. Bana ulaştırmak istediklerini tartarak kabul ederken bir kez daha okuyucuyla olan samimi tavrına, işlediği konulara ve üslubuna hayran kaldım. Hayalleri, İstanbul'u, Batı'yı, hayalleri, insanlığı ve daha bir çok hassas, düşünülmesi gereken konu... Anlattığı her şey, duyurmak istediği her ses şu an ki dünyamızda özellikle önemli bir yere sahip.. Bence son yıllarda düşünmekten kaçanlar varsa bilhassa onların okuması gereken bir kitap. Düşündürüyor, hissettiriyor ve yüreğimize dokunuyor. İyi ki böylesi bir kalemle tanışmışım da bu güzel kitaba sahip olmuşum. Yazarın kalemine, yüreğine sağlık. Siz böylesi konulara değindikçe insanlık da umudunu kaybetmez... Ben kâri olmayı bu kitapta ayrı bir sevdim...Teşekkürler...
Canan Tan - Yüreğim Seni Çok Sevdi
Ben bu kitabı bir kez okudum ve tekrar okumak istedim. Şuan kitabı tekrar okuyorum. Aslı ya olan sinirim tekrarlanıyor her sayfada çünkü Aslı hiçbir şeyi görmüyor. Murat resmen bir şiirle ilanı aşk ediyor fakat Aslı yok şöyledir, böyledir diyerek geçiştiriyor. Allahtan Ferda var o olmasa ne yapardık acaba? Daha 77. sayfadayım fakat Aslının hayata bakış açısı beni çok rahatsız etti. Aslı sanki her şeyi kazanabilecekmiş gibi bakıyor hayata fakat maalesef ki yanılıyor. Aslı nın aksine Murat ı çok sevdim. Adam çok güzel seviyor fakat Aslı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ah Aslı!!!
HİKAYE SEVER DOSTLAR BURADA MI.. 1827 Yılında Almanya’nın Brandenburg kentin de bir müzik öğretmeninin oğlu dünyaya gelir. Çocuğa Carl Dedloid adını koyarlar. Baba müzik öğretmeni anne ev hanımı Carl Dedloid’in anne ve babası sürekli olarak kavga ediyor evde huzur yok. Çocuğun yakınları Carl Dedloid bu olumsuz ortamdan etkilenmesin diye onu
Sıradaki Ayrılık, Ayrılmayı Beceremeyenlere Gelsin..
Pişmanlık, ne yazık ki insanı öldürebilecek güçtedir. Daha çok acı çekmedim ben hayatta. Zira yaptığım hiç bir şeyden pişmanlık duymadan yaşadım belli bir dönem. Ne zamana kadar ? Sana kadar. Senin geldiğin yerde başladı her şey. O kapıdan ilk girdiğin yerde. Hala hatırlarım o gün ne giydiğini bile. Sonra günlerce bütün sokakları aynı yere çıkan
207 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.