Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belki kılıçtır insanı egemen eden. Ama insanlar üzerinde egemenliğini sürdürebilmen için kendinin insan olduğunu unutman gerekir.
Düşünebilmek, insanın öğrendiği son şeydir. Düşünme denen işin zorluğu, çetinliği de buradan gelir. Zorlu bir kol çalışmasından duyulan acılar, düşünme sırasında duyulan acıların yanında hiç kalır: Çünkü düşünme, insanda ne var ne yoksa hepsini soğurur, insanın tüm gücünü, tüm zamanını tüketir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
- Bir zamanlar bir kitapta okumuştum. Bir münzevi söylemiş: "İnsanoğlu, kendi kalıbının içinde yaşam boyu yalnızlığa tutsak edilmiştir "...
Sayfa 127Kitabı okudu
..., sultanın öfkesini yenmesi ve adil, hakbilir olması gerekmez miydi? Hakbilir olmak mı..? Hiç egemen olmakla hakbilir olmak bağdaşabilir miydi?!
Sayfa 134Kitabı okudu
Kadın Cinsiyetinin
Ortaçağ vakanüvisleri ve tarih yazarları yapıtlarında bize binlerce ilahiyat bilginin, fakihin, şeyhin, ozanın, bilim ve sanat çilesini çekmiş nice değerli kişinin adlarını aktarmışlardır. Ama bunlar arasında kadınların sayısı yüzü ya bulur ya bulmaz.. Gerçekte de bilim, düşün, sanat alanında öncülük etmiş kadınların sayısı çok değildi, çünkü gerek İslam, gerekse Hıristiyan-Batı dünyasında kadın insandan sayılmıyordu. Mahkemelerde tanıklıkları bile kabul edilmiyordu kadınların. İlahi sorunların ele alındığı bir kitapta bir kadının adının geçmesi yüzkızartıcı değilse bile, uygunsuz, yakışıksız bulunuyordu. Kadınların adları çoğu kez mezar taşlarında bile belirtilmiyordu. Bu büyük haksızlık sonraki kuşaklarca düzeltilebilirdi belki, ama bu umut da gerçekleşmedi; kadınların adları derin bir unutulmuşluk içinde kaldı.
Sayfa 138Kitabı okudu
Aslında sufiler için tüm dünya büyük bir ad değiştirme olayından başka bir şey değildir: Hakikatin ad değiştirmesi... Makrokozmosun, evrenin sonsuzluğundan, mikrokozmosun -insanın- sonsuzluğuna dek, birbiriyle içiçe geçmiş sonsuz sayıda anlamın ad değiştirmesidir burada söz konusu olan. "Sapından tutup küçücük bir çiçeği salla, yıldızların dayandığı temel sallanır" der sufiler.
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Peki nereye gidiyordu? Bunu bilmiyordu. Ülke ülke gezerek açık bilgiyi aradığı sıralar nereye gittiğini bilmiyordu. Çünkü bir kalabalığın içindeydi ve bu kalabalığın, nereye gittiğini bildiğini sanıyordu. Herkes böyle düşünür aslında: Madem ki bir sürü insan yürüyüp duruyor, demek ki nereye gittiklerini biliyorlar. Gerçekte ise kalabalık bir yere gitmez... Doğar doğmaz sen de kalabalığın bir parçası olursun; sen doğana dek yine öyle hareket halindedir bu kalabalık. Kalabalıklar gezinir, dolanır, ama bir yere varmaz. Buna karşılık insana bir rahatlık duygusu verir; çünkü senden daha görmüş geçirmiş, daha yaşlı, daha deneyimli bunca insanın içindesin; elbette nereye gittiklerini bilen insanlardır bunlar.
Sayfa 144Kitabı okudu
- Şeyh Şibli 'ye, "Sana hakikat yolunu gösteren kim oldu?" diye sormuşlar, "Bir köpek", demiş Şeyh ve anlatmış: "Bir gün, bir su kıyısında, susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek gördüm. Köpek, içmek için suya her hamle edişinde suda kendi suretini görüyor ve bunu başka bir köpek sanıp korkuyla geri kaçıyordu. Sonunda susuzluğu içindeki korkuya üstün geldi ve köpek suya atladı. Atlamasıyla da sudaki suret kayboldu. Gereksindiği şeyle kendisi arasındaki engel, kendisiydi. Ben de, kendim sandığım şeyin aslında içimdeki engel olduğunu anladığımda engel ortadan kalktı. Ama bana yolumu ilk gösteren bu sokak köpeği oldu." Öğrenmeye hazır durumda olan, kimden olsa öğrenir... Şibli 'nin sözlerini herhalde böyle anlamak gerek, diye düşündü Bedreddin.
Sayfa 148Kitabı okudu
Özgürlüğün
" İnsanlar hak eşitliğine değil, çıkara dayalı bir yaşam sürüyorlar. Dirlik düzenlik değil zorbalık var bu yaşamda. Ve çıkarcılarla zorbalar, dünya nimetlerinden daha az pay alanlar değil, tam tersine bütün zenginlikleri ellerinde tutanlardır. Ey, her şeylerini kaybetmiş olanlar, silkin üzerinizdeki ölü toprağını ve ayağa kalkın. Çünkü artık hakikat zamanı gelmiştir. O hakikat ki, bugüne dek, zindanlara kapatılanların dillerinde köylülerin feryatlarında, cellat kütüklerinde kan ve gözyaşıyla yükseliyordu sesi. Öğrencilerimiz Börklüce Mustafa 'yla Kemal Torlak 'ı, insanlara doğru yolu, hak yolunu göstermeleri için Aydın ve Manisa vilayetlerine gönderdik. Beylerin topraklarını ellerinden alıp halkın ortak malı yaptı bu kardeşlerimiz. Sultanın ordusunu doğruluğun, hakkın gücüyle teptiler... Biz, bilim gücümüzle, evrenin birliğinin gizlerini bilişimizle dinlerin ve halkların sahte yasalarını değiştireceğiz, boş yasakları kaldıracağız, dünyayı yalanın utancından temizleyeceğiz. Toprağı olmayanlar toprak sahibi, iktidarda olmayanlar iktidar sahibi olacaklar. Hakikat bayrağının altında toplanın, saflarımızda yer tutun! "
Sayfa 374Kitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.