Egemenliğin gerçek nedeni, ülkenin ve halkın erincidir. Ama eğer hükümdar ülkeyi ve halkı düşünecek yerde, ülkeler fetheden bir cengaver olmak ve ne pahasına olursa olsun egemenliğini sürdürmek hevesine düşerse, ardındaki arabada ne taşıdığının ayırdında olmadan, değnek korkusuyla koşup duran bir eşeğe benzer. Ya da dolaptan su mu çektiğinin yoksa susam tanelerinden yağ mı çıkardığının ayırdında olmadan dönüp duran gözüne gözlük bağlamış bir beygire. Ancak, zaman, onun eyleminin gerçek anlamını kesinlikle ortaya çıkarır. Genel bir hayır, yarar, iyilik için değil de, sadece kendi çıkarları için çalışıp çabalayan insanlar, taşçı ustasının oyma kalemine ya da deri ustasının bıçağına benzerler...
Kemal Torlak düşünüyordu: "Hayır, şeyhin Yağmur'u sevgili diye adlandırması bir dil sürçmesi değildi. Sonra insanı Tanrıya eşit tutmakla da doğru yapıyor galiba. Tabii her insanı değil, hakikati kavramış ve kendini buna tâbi kılmış insanı..."
- Sanırım hepiniz için açık ve anlaşılır bir durumdur: Bizim varlığımızı dolduran, var oluşumuza anlam veren hakikat, Osmanlı sultanı olsun, Bizans imparatoru olsun; İslam beyleri olsun, Hıristiyan prensleri olsun; ve ulema olsun, papazlar olsun; rahipler, hahamlar olsun, bunların hepsi için aynı ölçüde iğrençtir, ürkünçtür ve kabul edilemezdir. Çünkü hakikat, birliktedir; onlara güç veren, zenginlik veren iktidar ise, bölünmüşlüğün üzerinde yükselir...
Açıklaması gerekmişti:
"Bilgili, bilinçli olan, görülmeyeni görür, duyulmayanı duyar, bir yüreğe sığmayacak şeylerden haberi olmakla kalmaz, haberdar olduğu şeylerden dinleyicilerine ancak onların alabilecekleri, kavrayabilecekleri kadarını açar, geri kalanı kendine saklar.
Bildiği her şeyi insanlara açayım dese, hiç düşünmez öldürürler onu. Bu çelişki sizi şaşırtabilir, ancak şaşıracak bir şey yok burda: Her şeyin bir yeri, bir zamanı vardır..."
“Hakikat bize eşyanın doğasında olan şeyi yapmamızı buyurur. Çünkü her varlığın doğası ondaki suretinden başka bir şey değildir. Ama bu insanda irade yoktur anlamına gelmez. İnsanda irade vardır. Yalnız istediğimi yaparım, istediğimi yapmam demeyi irade sanırsan aldanırsın. Cahiller ve yarım akıllılar bunu böyle sanır. İrade demek eşyanın gerçek doğasını anlamak demektir. Ve irade demek, olabileceği olmayacak olandan ayırabilmek, buna göre davranmak demektir.”
Miskin Adem oğulları
Ekinlere benzer gider
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi
Şu dünyada bir nesneye
Yanar içim, göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi.