Nihan Kaya’nın ilk okuduğum kitabıydı. Öylesine kitapçıda gezerken rafta görüp dikkatimi çektiği için almak istemiştim çok meşhur ‘iyi aile yoktur’un yazarı olduğunu kitabı okurken, atıflarından fark ettim. Benim için tamamen sürpriz bir kitaptı.
Kitabın içeriğinin ilgilendiğim konular olması (jung, bilinçaltı, çocuk, iyileşme, yarayı dönüştürme, anne-baba bağı, yaratıcılık) ve hatta içinde bolca başka yazar ve kitaplardan alıntı yapmasından dolayı okumaktan çok keyif aldım.
Yazarın anılarını paylaştığı yerlerin hem tatlı bir esintisi hem de boğucu gelen bir tarafı vardı. Yazar sık sık ‘Türkiye’de çoğu kadın benim yaşadığım şeyin aynısını yaşamasa da benzerlerini yaşıyorlar ‘ diyordu. Doğruydu da. Bu sebeple ben okurken şahsen psikolojik olarak hazırlıksız yakalandığım için sanırım (çünkü hiç beklemiyordum böyle bir geçmişe sahip olmasını ve bunu böyle yalın ve açık bir dille anlatmasını) tetiklendim.
Çocuklukla, çocuğa yaklaşımla ilgili çarpık inanç ve tutumlar konusunda gerçekten farkındalık oluşturuyor. Ben de kişinin bugün sağlıklı bir birey olabilmesini çocukluğunu doğru bilgilerle (inandırılmış bilgilerle değil) değerlendirmesine bağlı olduğunu düşünüyorum. Yaşadığım tetikleme de bu kitaptaki çarpık bir düşüncemin (doğru bildiğim yanlış bir bilgi,bakış açısı) fark etmemle oluşmuştu bu sebeple gerçekten kazandırıcı bir kitap oldu benim için.
Yüzmeyi dişil ve eril dengenin bütünlüğüne benzeten yaklaşımı ve bunun toplumsal, psikolojik etkileriyle analiz etmesi çok hoşuma gitti.
İyi ki varsın Nihan!