Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adnan haklıydı. Derdim kendimleydi. Üstelik bu derdi omuzlayacak cesaretim de yoktu. Her gün dertlerimin çamurundan bir heykel yapıyor, sonra da o heykeli bir başkasının ruh meydanına dikiyordum. "Vazoyu ben kırmadım, Miki kırdı," diyen çocuktan tek farkım, onun kadar masum olmamamdı. Didem haklıydı. Ne haber / ne olsun / senden ne haber basitliğindeki hayatımı Camus pardösüsü giymiş gizemli bir karakter gibi yaşamaya çalışıyordum. Bir oyun sahneye koymak istemiştim ama kendi oyunumu seyredecek yüreğim yoktu.
Sayfa 158 - Can YayınlarıKitabı okudu
Her şey birbirine karışmışken ben de o yağmura karışmak istemiştim ellerimi kaldırıp gökyüzüne doğru.
Sayfa 75 - Dls yayınları
Reklam
Kocası yine durdu. "Belki de haklısın... hatta kesinlikle haklısın...çok tuhaf...tam da bunu hiç düşünmemiştim... aslında çok basit. Beni tanıyorsun, öyle olmak istemiyorum ama belki çok katı davrandım. Birazdan yanına giderim, gitmesine izin vereceğim, ben sadece onun inadını cezalandırmak istemiştim, gösterdiği direnci kırmak ve bana olan güvensizliğini cezalandırmak istemiştim... Fakat haklısın, bağışlayıcı olmadığımı düşünmeni istemem... böyle düşünmeni hiç istemem istemem, İrene..."
Tan yavaştan ağardığında ikisi de çoktan uyanmıştı. Yozo bugün taburcu oluyordu . Ben bugünün gelmesinden korku ­yordum. Bu, beceriksiz bir yazarın yüreksiz duygu sallığı olsa gerek. Bu romanı yazarken ben, Yozo'yu kurtarmak is­temiştim. Yok, bir Byron olma şansını kaçıran şu sinsi tilkiyi affetmenizi istedim. Acılarımın derinlerinde gizli tek dile­ğim buydu; ama bugünün yaklaşmasıyla birlikte eskisinden daha da beter bir yalnızlığın Yozo'ya ve bana sessiz bir sal­dırı gibi geldiğini anlar oldum. Bu roman bir başarısızlık oldu. Büyük sıçrama yapan da olmadı, dünyevi arzularından arınan da. Sanırım üslup konusunu fazla kafaya takmışım. Bu yüzden roman bayağılaştı bile. Kimsenin duymak iste­mediği çok fazla şey anlattım. Dahası değinilecek çok daha önemli şeyleri de atladığımı hissediyorum. Bu biraz ukalaca bir laf olacak, fakat eğer ki uzun bir yaşam sürüp de yıllar sonra bu romanı elime alacak olursam, kimbilir nasıl da kahrolurum. Muhtemelen daha birinci sayfayı okumayı bile bitirmeden kendime hissettiğim nefrete dayanamayıp kitabı kapatırım. Dönüp de önceki bölümleri okuyacak gücüm daha şimdiden yok.
Sayfa 76 - İttaki yayınları 14 temmuz 2023Kitabı okudu
Kaybolmak istemiştim bir zamanlar Kapının arkasında yokum demiştim Ve divanın altında da. Bulamazsınız ki artık beni, hayatın ortasında. Kaybolmak istemiştim bir zamanlar Beni kimse bulamazdı Tanrı'nın arkasına saklansam. O kocamandı, en kocamandı o. Bir kız çocuğunun hayalleri kadar. Bir zamanlar kendimi Bulunmaz Hint kumaşı sanmıştım. Kaç metredir benim yokluğum? Benden daha çok var sanmıştım. Benim yokluğumdan dünyaya Bir elbise çıkar sanmıştım. Dünyanın çıplaklığına bakmaya utanmadan Sonunda ben de alıştım. Ah .. dedim sonra, Ah!
"Anlamsız değil!" diye karşı çıktım. "En fazla şeyi cevap veremediğimiz sorulardan öğreniriz. Bunlar bizi düşünmeye sevk eder. Bir insana tüm cevapları verirsen elde ettiği tek şey bazlı hakikatler olur. Ama ona bir soru verirsen kendi cevaplarını kendi arar." Bir şeyin farkına vararak cümlemi yarıda kestim. Elodin de aynen bunu yapmıştı. Sınıfında yaptığı her şey: oyunları, ipuçları, üstü kapalı bilmeceleri... Bunların hepsi bir nevi soruydu. Marten başını iki yana sallayarak oradan ayrıldı, fakat ben düşüncelere daldığım için bunu fark etmedim bile. Hep cevap istemiştim ve aksini düşünsem de Elodin bana onları vermeye çalışmıştı. Kötü niyetli bir esrarengizlik sandığım şey aslında hakikate doğru ısrarcı bir teşvikti. Elodin'in öğretilerinin kapsamı karşısında, anlayış kıtlığım karşısında, görüş eksikliğim karşısında afallamış olarak orada sessizce oturdum.
Reklam
Ben de olmak istemiştim... İşte hikayenin son sözcüğü. Aralarında ilişki yokmuş gibi görülen bütün çabalarımın altında aynı isteği buluyorum: varoluşu içimden atmak, anları yığından sıyırmak, bükmek, kurutmak, kendimi temzilemek, katılaştırmak, sonunda...
Bu şiirden bir bölümü attım Kilometrelerce uzağa Tavşanlı pijamalarımla balkona çıkıp el salladım ardından Benzin istasyonunda sigara içiyordu bir dize Havaya uçuracaktı şiirimi az daha, Attım. Lokum getirmişti ve kitap, Ben ruhunu getirsin istemiştim oysa. Onu da tam buradan attım. Ben ne de olsa yakıp yıkanlar listesinde Ölü ya da diri arananlardanım.
Sayfa 60 - Metis yayınları
“Biz de güzel yemeklere veda ettik. Sadrazam iken bile halkın yediği kara vesika ekmeğini yerdik. Bir gün iaşe nazırı İsmail Hakkı Paşa evimize gelmişti. Sadrazamın evinde çamur gibi ekmek yendiğini görünce bizim şoförü yanına çağırmış ve ertesi günü kendisini görmesini istemiş. Şoföre ertesi günü bir torba beyaz ekmek verip eve yollamıştı. Doğrusu ben ve Paşamın annesi pek memnun olmuştuk. Akşam eve geldiğinde sofraya oturduk. Beyaz ekmeği görünce, en küçük dilimleri bile topladı ve şoförü çağırıp şu emri verdi:’Bunları İsmail Hakkı Paşa’ya götür ve selamımı söyle. Biz, her gün vesika ile ekmeğimizi mahallemizin fırınından alıyoruz. Bu ekmeğe ihtiyacımız yok. O sırada annesi hastaydı ve biraz ayırmasını istemiştim. Kesin bir dille:’ o ölürse ben de ölürüm ama, herkesin ihtiyar annesi var, onlar ne yiyorsa benim annem de onu yiyecektir demişti.
“Ben birisiyim ama kim? Kim?” Ya artık gözlerimi kendim için, kendi içimde nasıl olduğumu görecek durumda değillerse? Ben bile kendim için nasıl olduğumu henüz bilemezken başkalarının gözlerini üzerime hissetmeye devam ediyor ama içimde henüz yeni doğan şu irademle beni nasıl gördüklerini yine de bilemiyordum. Artık Genge değildim. Bir başkasıydım. Aslında tam da bunu istemiştim.
Sayfa 170
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.