UZAYLI KOCAKARI
(Ursula K. Le Guin - 1976)
Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
"Kurudum da kadid oldum kumlarda
Bir sefer bekleye bekleye her gün ben.
Enginlerden bir rüzgâr esmez mi serin serin
Pul pul ürperişler geçer içimden.
...
Bırak beni sahil, bırak beni kum!
İnsaniyetinize sığınıyorum!"
Zeki Ömer Defne / Kıyıdaki Tekne
"Defne, dur bir dinle! Ben iyiyiz derken, sadece kendi kişisel hayatımızı kastetmiştim. Kanayan yaralarımızı sardık, ölüm acısına da, şu Gezi Parkı yüzünden başımıza gelenlere de aslanlar gibi göğüs gerdik, işlerimizi yoluna koyduk. Yalan mı?"
"Ama kendimizi yaşadığımız toplumdan ayrı tutamayız ki... Bunca haksızlık varken..."
"Hiç kimse için her şey aynı anda harika olamaz! Mümkün değil bu. Kaldı ki, bu memlekette seninle benim gibi düşünmeyen ve halinden memnun olanlar çoğunlukta. Bunu da unutma!"
"Evet. Ne yazık ki öyle."
"Defne, çok mu mutsuzsun burada? Amerika'ya dönmek ister misin, kızım?"
"Hayır, hala. Oradaki eşitsizlik de, haksızlıklar da çöp gibi gözüme batıyordu benim."
"Ama en azından yasaların her insan için eşit şartlarda işlediği bir sistem var orada. Evet, haksızlık, şiddet her yerde var. Daha geçenlerde bir zavallı siyah çocuğu döverek öldürdüler polisler, hepimiz seyrettik televizyonlarda.Şimdi o polisler yargılanacak ve cezalarını çekecekler. Sistem, katil polisleri korumayacak. Amerika ile aramızdaki fark burada işte."
“Her nerede yaşıyorsam, doğru bildiklerim için savaşmak isterim, ben. Şimdi buradayım madem, buradaki yanlışları düzeltmek için çalışırım ben de."
alıntıda anlatılan konu ile ilgili türk tarih kurumunun yaptığı kısa film ile alakalı bir iki şey söylemek için bu gönderiyi alıntılıyorum..
(ilgili video; youtu.be/7K6LL04iPd0?si=... )
1. videoda yer alan Mustafa Kemal'in üniforma yakalıkları o dönem Mustafa Kemal'in kullandığı yakalıklar değildir..
zira o
Mustafa Kemal'in 15 Mayıs 1919 günü Sultan Vahdeddin ile yaptığı görüşmede, Vahdeddin'in Mustafa Kemal'e söylediği şu sözler bugüne kadar süren bir tartışmaya neden olmuştur: "Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin!" Vahdeddin'in bu sözlerini duyan Mustafa Kemal de ciddi şekilde şaşırmış ve hayrete düşmüştür. Hatta ilk
Hem sonra kilise dışındakilerin hepsi de cehennemlik değil ya. İstesem ben de… örneğin… dil bilgini ya da filozof olabilirdim. Elimden tabletler eksik olmaz, çevrem gençlerle dolar, kapımda bir defne çelengi asılı dururdu.
Ama fazla gurur vardır bu şereflerde. Asker olmak daha iyi idi. Sağlamdım, gözüm pekti; mancınıkların ipini gerebilirdim; karanlık ormanlardan geçebilirdim, başımda miğfer, yanan şehirler içine dalabilirdim!.. Paramla bir köprüde ücret toplama işini satın almama da hiçbir engel yoktu, türlü hikâyeler öğrenirdim onlardan, bavullarını açar, türlü garip nesneler gösterirlerdi bana…
Yanlız insan tek başındadır. Kimsesiz insanınsa kendisini tek bırakma lüksü bile olmaz.
Herkese merhaba. Yeni bir inceleme ile geldim. Konusu, Hera Yarkan lise son sınıf öğrencisidir. 17 yaşında hayatına giren Atlas Katrivas'a duyduğu platonik aşk onu hayata bağlar. Babalarının ortaklıkları yüzünde aynı masaya oturmak zorunda kalsalarda Atlas Hera'ya bakmamaktadır. Hera'nın yaşadığı olay yüzünden Atlas'ı okuduğu okula nakil olmasıyla birlikte hikaye başlar. Evett gelelim kendi yorumuma. Öncelikle kitapa sıkılarak başladım ve başlarda Hera'nın depresif ruh hali beni de etkiledi. Gerçekten küçük çaplı bir depresyon krizi atlattım. Tamam tamam şaka bir yana Hera'ya bayıldım. Ruhu gerçekten çok derin bir kız ve aşkını iliklerime kadar hissettim. Kendi saygısını Atlas'a duyduğu aşktan üstün tutması çok hoşuma gitti. Atlasa gelince Atlas'a ilk başlarda o kadar gıcık oldum ki. Hera'yı bıraktığı yerde kriz geçirdim resmen. Bir insan hiç mi akıllanmaz demeyeceğim çünkü gerçekten akıllandı. Aşkını itiraf etmek için aşık olduğu kıza konser hazırlamak mi? Sen işini gerçekten biliyorsun Atlas Katrivas. Bu kadar uyumlu olacağınızı ben bile beklemiyordum. Siz hiç ayrılmayın olur mu? Ayrıca yan karakterlerede bayıldım. Çok güzeldiler. Lina, Umut, Defne ve Rüzgar.. Böyle bir arkadaş grubu nasıp olsun please. Lina'ya ayrı bayıldım çok güzel ve özelsin. Hera'ya çok iyi geldiniz. Kitapa alıştıktan sonra kitap resmen ellerimden aktı geçti. Yavaş yavaş okuyordum ki bitmesin ama malesef bitti. Yorumum bu kadar hoşçakalınn.
Ölüm PortresiBüşra Nur · İndigo Yayınları · 202421 okunma
Ben bu kitabı aylar önce almıştım ama üzerine yüzlerce kitap aldım ve onlarca kitap okudum. O yüzden okumak için kitaplığımdan aldığımda konusu , yazarı ya da kişileri hakkında bir fikrim kalmamıştı . İlk sayfalarda yazarın kalemi bana tanıdık geldi ve biraz bakınca çok sevdiğim 4n1k'nın yazarı olduğunu gördüm . Devam ettikçe kitaba tutuldum
Sahabe RadiyAllahu Anhum Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından hemen sonra bir halifenin seçilmesinin gereği üzerine icma etmişlerdir. Sahabe icması Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali RadiyAllahu Anhum'a yapılan biatlarla da tekerrür etmiştir. Nitekim Sahabe'nin bu icmasındaki kesinlik şu olayla da teyit edilmiştir:
Babama karşı çok öfkeliyim," dedim dürüst olarak. "Ama sadece öfkeli değilim. Aynı zamanda kırgınım. Beni cidden hayal kırıklığına uğrattı. Neden beni mahvetmekten bu kadar zevk alıyor ki? Ben ona ne yaptım?"
"Değer verdin, Defne. Bir insana değer verirsen, karşılığında canın yanar."
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Merhaba! Size yeni bir inceleme ile geldim.
Defne hastaneye, kuzeninin yanına gitmek zorunda kalır ve orada Emre'yi görür ve aşık olur. Defne sosyal medyadan istek atar ama ilk başta kabul edilmez. Defne aile üyelerini ekleyip, Emre'nin telefon numarasını bir şekilde bulur. Bir şekilde Emre'yle denk gelmeye çalışır ve bunu tabii ki tesadüfmüş gibi gösterir. Peki Emre'yi kendine aşık ettirebilecek midir?
Ben bu kitabı çok beğenemdim ama Defne'nin tavırları ve konuşması çok komik. Ne yazık ki kitabı öneremeyeceğim.
Keyifli okumalar!
Ne kendi korkularım , ne dünyanın ilerde Göreceği günleri düşünen koca kâhin,
Ölüme mahkûm diye umut görmediler de,
Hiç kısaltamadılar süresini sevgimin.
Tutulan ölümlü ay katlandı karanlığa.
Kendi boş fallarını şom kâhinler yeriyor;
Belirsizler taç giyip başlarken hakanlığa Barış, sonsuz çağlara defne dalı veriyor.
Bu en mutlu günleri yudum yudum içer de
Sevgim dipdiri durur, ecel kul olur bana:
Ben yaşarım yokluğa karşı bu şiirlerde,
Ölüm kıyar beyinsiz sürülerin canına.