Ego-id-süperego
1923'te yayımlanan Ben ve İd (Das Ich und Das Es) adlı kitabında Freud, önce insan nefsini bilinç, bilinç öncesi ve bilinçdışı diye üç kısma ayırmış, daha sonra bu ayrımı anlatım açısından yetersiz bulduğu için bir sonraki aşamada "ben-id-üst benlik" kavramlarını geliştirmiştir. Ben, kişinin nefsiyle ilişkili süreçlerin anlamlı/bağlantılı organizasyonunu; id, bilinçdışında potansiyel olarak var olan içgüdüleri; üst benlik/süperego da toplum ve ana babadan aktarılan değerleri ifade ediyordu.
Sayfa 25 - KaknüsKitabı okudu
Fre­ud'un tanımladığı "ben" (ich ! ego), sanki laboratuvarda mikroskop altında izlenen, bilincin dinamik bilinçdışı süreçleri tarafından oluşturulmuş, nesnel insan kavrayışıdır. Benlik ise insanın kendi kendisi tarafından algılanan; bedeni, duyuları, duyguları, bilinci ve bilinçdışı süreçleri bütünüyle ihtiva eden bir kavramdır.
Sayfa 65 - KaknüsKitabı okudu
Reklam
Freud’un Almanca kullandığı kelime “ ich” yani “ben”, İngilizceye “ego” şeklinde çevrilmiştir. Çeviride yapılan ve İngilizcede yaygın olarak kabul gören bu yorumun insani deneyime daha yakın bir kavramı mekanikleştirip Freud’u olduğundan çok daha fazla yaşantılardan uzak bir şekilde kavramaya yol açtığı pek çok psikanalist tarafından vurgulanmış bir konudur. 
Sayfa 8 - Metis, 7.Basım Mayıs 2020, çev: Saffwt Murat Tura, Banu BüyükkalKitabı okudu
giriş
Bilinçdışı, ego tarafından evcilleştirilmesi gereken vahşi dürtüleri barındırmaz, orası travmatik gerçeklerin sesinin duyulduğu alandır. Burada Freud'un Wo es war, soll ich werden (Onun olduğu yerde Ben ortaya çıkarım) mottosunun Lacan versiyonu söz konusudur: "Ego -bilinçdışı dürtülerin alanı olarak- id'e baskın çıkmak zorunda değildir," ancak "ben kendi hakikatimin alanına ulaşmayı göze almak zorundayımdır." Beni "orada" bekleyen şey özdeşleşmek zorunda olduğum derin bir Hakikat değil, kendisiyle yaşamayı öğrenmem gereken katlanılmaz bir hakikattir.
Böyle Buyurdu Zerdüşt'e Dair
Luis Borges Öteki Araştırmalar kitabında şunları kaydeder: 🕐"Musa Kitabının ikinci kitabının Mısırdan çıkış bölümünde Musa Tanrıya adının ne olduğunu sorar. Tanrı da Ben olanım diye cevap verir. Hıristiyan tanrıbilimine göre Ben Ben'im. 🕐Tanrı kim olduğunu söylemez, çünkü karşısındaki insanoğlunun anlayışı bunu kavramak için yetersizdir.
Filmin Psikanalitik Çözümlenmesinde Temel Kavramlar
Sinthome olarak kavranan semptom, tek tözümüz, varlığımızın tek pozitif dayanağı, özneye tutarlılık veren tek noktadır. Başka bir deyişle, semptom, bizlerin -öznelerin- keyfimizi dünyada oluşumuza asgari bir tutarlılık kazandıran belli bir anlamlandırıcı, simgesel oluşuma bağlama yoluyla 'delirmekten kaçma' 'hiçbir şeyi (radikal psikotik otizmi, simgesel evrenin yıkımını) değil de bir şeyi (semptom oluşumunu) seçme' biçimimizdir... Semptomun tek alternatifi hiçlik demektir: Saf otizm, ruhsal bir intihar, simgesel evreni bütünüyle yıkma raddesine bile varacak ölçüde ölüm dürtüsüne teslim olma. Lacan’ın Psikanalitik sürecin sonuna ilişkin nihai tanımının, semptomla özdeşleşme olması da bu yüzdendir. Hasta, semptomunun Gerçek’inde, varlığının tek dayanağını fark edebildiğinde analiz amacına ulaşmıştır. Freud'un wo es war, soll ich werden [idin olduğu yerde ego da olacaktır (ben de olacağım)] sözünü bu şekilde okumamız gerekir: Sen, özne, kendini semptomunun çoktandır bulunduğu yerle özdeşleştirmelisin; semptomunun 'patolojik' tikelliğinde varlığına tutarlılık veren unsuru görmelisin ”
Reklam