512 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
𝐑𝐔𝐇𝐔𝐌𝐀 𝐃𝐎𝐊𝐔𝐍𝐀𝐍 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐋𝐄𝐓 & 𝐔𝐋𝐃𝐔𝐙 𝐌𝐀𝐊𝐇 "Kokun şarap gibi; kokladıkça sarhoş, koklamadıkça deli oluyorum. Benim lanetim senin kokun, mührüm ise ruhun kadınım." Anaida çocuk yaşından itibaren zihnine musallat olmuş varlıklarla mücadele eder.Kimseyi kendisine inandıramaz ailesini bile.Hoş onlarında pek umrunda değil Anaida'nın bu
Ruhuma Dokunan Hayalet
Ruhuma Dokunan HayaletUlduz Makh · Otantik Kitap · 202194 okunma
64 syf.
7/10 puan verdi
Bir Kadın, Annie Ernaux’un annesini anmak için yazdığı bir metin. Roman ya da yaşam öyküsü değil, yazarın “ bu dünyadan annem geçti” demesinin bir yolu, unutulmasın istiyoruz çünkü sevdiğimiz ölünce. “Annem hakkında yazıyorum çünkü onu dünyaya getirme sırası sanırım bende “ diyor zaten Ernaux. Mümkün olabildiği kadar. Hayatta kalanın tutunuşu gibi. Arkada kalan olmak hiç kolay değil. Metin çok kısa, 53 sayfa. Kısalığına rağmen her cümle anneye , ilişkiye ve toplumsal yaşama dair çok güçlü bir anlatış sunuyor. Ernaux annemle vedalaşıyorum diye çıplaklığından ödün vermiyor, neyse o. Neyse ben sadede geleyim. Ben kitabı okurken evlat rolüme değil de anne rolüme gittim daha çok. Hayatımızın bu değişim döneminde nasıl gitmem… Can, sanırım büyümek yokluğunu hissettiklerimizin peşine düştüğümüz bir serüven çoğu zaman ya da bir yandan diyelim ve ebeveynlik de bunun için öyle uygun bir araç ki… Bundan azade bir ebeveynlik mümkün mü, bilemiyorum. Elimizden geldiğince yenik düşmemeye çalışıyoruz ama en temel kararlarımızda en baskın olan yine yokluğunu hissettiklerimiz ve kaygısını büyüttüklerimiz oluyor. Acaip bir şey. Ebeveynlik bu yüzden çok zor, en zor yanı bu, zihnini ve deneyimlerini asla susturamıyorsun. Bu arada susturabilseydin zenginleştiren kısmı da giderdi :) Benimle ilgili en sevdiğin ve benimle ilgili en sevmediğim şeyler aynı kaynaktan besleniyor sonuçta. Çocukluğuna indiğin zamanlarda hatırla bunu 2.kitabıyla Annie Ernaux’la samimiyetimiz arttı ama biraz da yetmedi. Devam…
Bir Kadın
Bir KadınAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,686 okunma
Reklam
Onu ürkek süzer sevmek istedikleri, Ya da, sessizliğinden aldıkları güçle, Araştırırlar canını yakacak yeri, Ve yavuzluklarını denerler üstünde. Onun ağzına özgü şarapla ekmeği Külle, pis tükürüklerle karıştırarak, İkiyüzlüce atarlar değdiği şeyi, Bir suçtur onlara bastığı yere basmak. Karısı gider her yerde haykıra yakına: - "Tapacak güzellikler buluyor ya bende, Çalışacağım eski putlar sanatına, Yaldızlarla bezenerek istiyorum ben de; Ve geçeceğim kendimden günlük, ıtır, misk, Yaltaklık, et ve şaraplara gömülerek, Söküp atar mıyım diye benimle esrik Gönülden tanrısal saygıları gülerek! Canınada yetince bu dinsiz eğlenceler , İnce, berk elimi koydum mu üzerine, Tırnaklarım, kartal tırnaklarına benzer, Bir yol açabilecektir ta yüreğine. Bir yavru kuş gibi titreyen ve çırpınan O yüreği bağrından kıpkızıl sökecek, Ve, kurtulsun diye köpeğim açlığından, Fırlatıvereceğim yere, hor görerek!"
164 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Kitabımız Japon kadın Etsuko'nun büyük kızının intihar etmesi üzerine küçük kızının ziyaretine gelmesi ve bu ziyaretle Etsuko'nun anılarının tekrar canlanmasına odaklanıyor. Ayrıca kitapta 2. Dünya Savaşı'nın Japon halkı üzerindeki etkilerine ( ruhsal, psikolojik, maddi, manevi vb.) de değiniliyor. 1. tekil ağzıyla yazılan ve
Uzak Tepeler
Uzak TepelerKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20181,572 okunma
Gece yazıyorum, düşüncelerim tenha, ruhum kalabalığa gebe. Ağırdır gece yaşamak, her şeyin ağırlığından daha ağır. Mola veremiyorum hiçbir satırda, en yakın duraklarda inemiyorum. Rüyaları reddedilmiş bir yolcu gibi... Kompartımanda uyuyan bir hüzünbaz. Sabrım zırhtan güçlü, koruyor varlığımı. Görünmezliği düşündüm bir an. Gizlenmek, görünmez
Elbette ben bir çocuğa kızma yeteneğine sahiptim. Bunu kendi kendime itiraf etmek istemiyor, böylece bir başkasının böyle öfkeye kapıldığını gördüğümde onun duygularını anlamak yerine onu yargılıyordum. Sonra içimde bulunanın kişinin kendisi değil, her bir kişi tarafından sergilenen nitelikler olduğunu idrak ettim. Ben o trendeki öfkeli kadın değildim, ama onun o anda sergilediği sabırsızlık ve hoşgörüsüzlüğe sahiptim.Keşfettiğim sey, en katı biçimde yargıladığım kişiler gibi davranma potansiyelimdi. Başkalarında gördüğümde beni en çok rahatsız eden özellikleri kendi içimde bulmam gerektiğini açıkça anlamıştım. Onları kapatmış olduğum odalar olarak görüp tanımaya başladım. Eğer kötü bir gün geçirmiş olsaydım benim de çocuğuma bağırabileceğimi kabul ve tasdik etmek zorundaydım. Sonra evsiz bir insana bakıp kendi kendime, "Eğer benim de bir ailem ya da bir eğitimim olmasaydı ve işimi kaybetmiş olsaydım, ben de evsiz olabilir miydim?" diye sordum. Yanıt evet idi. Eğer hayatımın koşullarını değiştirseydim, hemen her farklı şeyi yapabileceğimi ve olabileceğimi görmek kolaydı. Mutlu, üzgün, öfkeli, açgözlü ve kiskanç, her türlü insan olmaya çalıştım.
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.