Zaman zaman başka bir hayatı arzulamış olduğunuza eminim.” Ona, “Tabii,” diye cevap verdim, ama bunun zengin olmayı, çok hızlı yüzmeyi, ya da daha biçimli bir ağza sahip olmayı arzulamaktan daha önemli olmadığını söyledim. Bana göre bu da aynı cinstendi. Fakat o, sözümü kesip şu öteki hayat hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben de ona, “Öyle bir hayat ki, onu yaşarken, bu hayatımı hatırlayabileyim,” diye bağırdım ve hemen arkasından da, artık bıktım, diye ekledim. Bana hâlâ Tanrıdan söz etmek istiyordu, ama ona doğru ilerledim, son defa olarak çok az vaktim kalmış olduğunu anlatmayı denedim. Bu vakti de Tanrıyla kaybetmek istemiyordum.
Toplum, bireyi yaşamda tutarken, ona gelişkin bir model sunar. Bu modelde temel görev, içine doğduğu toplumla nasıl entegre olacağıdır. Entegrasyon düşünsel, inançsal, töresel, ahlaksal, ekonomik, siyasi ve dilseldir.
Montesquieu' nun izinden giden Rousseau , coğrafi şartlarla yönetim tarzı arasında doğrusal bir ilişki kurar ve Doğuluların cumhuriyetçi bir yönetim tarzı için uygun olmadığını, zira özgürlüğün " bütün iklimlerin meyvesi" olmadığını ileri sürer.
Kısaca konusu:
Biri kadın diğeri erkek iki insanın, aynı tarihlerde birbirinden habersiz olarak yazdıkları günlükler yer alıyor. Kitabın sol tarafı Ekmel Bey'e , sağ tarafı ise Derya'ya ait sayfalardan oluşuyor.. Ben okurken gün gün sırasıyla okudum. Böyle, hikâyeye iki taraftan, aynı zamanda bakmak olayları birbirinden kopmadan
Sizce dünyada edinebilecek bilgilerden Celâl Şengör olarak ne kadarını biliyorsunuz?
Herhalde milyarlarda birinden azdır. Nihai otorite bilimde yoktur. Bakın bu çok mühim, her zaman el elden üstündür. Ben öğrencilerime her derse başlarken şöyle söylerim: "Ormanda kaybolmuş gibiyiz. Hepimizin elinde bir meşale. Benim meşalem sizinkilerden
Tam 25 gün oldu. Çocuklarım babasız kalalı, ben yoldaşımı, hayat arkadaşımı toprağa vereli tam 25 gün oldu. O kadar şey yarım kaldı ki... Ocakta yemeği, paketinde sigarası, bize verdiği sözler... Hepsi yalan oldu, bir gecede silindi gitti. Oysa ölmeseydi sabah kahvaltıyı oğlumla birlikte hazırlayacaklardı. Sonra da hep birlikte oğlumuza alacağına söz verdiği o kaleci eldivenini almaya gidecektik. Yavrum gün boyu camda beklemiş babasını gelir diye. Gelemedi. Bir daha hiç gelemeyecek. 😢 Boğazımda bir yumru var ve 25 gündür asla geçmiyor. İkizlerimden biri, babasının prensesi gece gündüz "anne babamı çok özledim" diye ağlıyor. Öteki prensesi "babamı toprağın altından çıkarıp evimize getirelim" deyip duruyor. Oğlum artık babasının yastığı olmadan uyuyamıyor. Allah'ım ne zormuş, ne ağır bir imtihanmış bu. Çok çaresizim. Çok özlüyorum. Geçer mi bu acı, hafifler mi birazcık da olsa? Ah kocam... 🥺 Mekanın cennet olsun. Rabbim çocuklarımıza ve bana sabır versin. 🤲
Yokum diye merak edip yazanlar çok olmuş. Herkese teşekkür ederim. Çoğuna dönemedim çünkü hâlâ kendime gelemedim. Sağ olun, eksik olmayın. Biraz iç dökme gibi bir şey oldu bu yazdıklarım, kusuruma bakmayın. 🥺