âzâde

âzâde tekrar paylaştı.
Herkesin her şeyi ısrarla yanlış anladığı bir ülkede yaşıyoruz.
Reklam
Özgürlüğün köleliği ..
Hayatın her alanında gittikçe daha çok seçim fırsatına sahip olmak, aslında fark ettiğimizden daha çok kaygı yaratıyor. Seçmek zorunda kalmak bazen iradeleri felç ediyor. Bolluk, seçmeye harcanan mesaiyle yakın insan ilişkilerinden çalıyor. Böylece özgürlüğün köleliğine yakalanmış oluyoruz. Aralarında seçim yapabileceğimiz o kadar çok şey var ki, insan olmaya ayırdığımız zaman azalıyor. Seçme şansı çok, ama mutluluk az.
Pek çok insan anlattığı hikâyenin çok önemli olduğuna ve mutlaka anlatılması gerektiğine inanıyor. Kaldı ki roman yazarlığının da ‘bir başarı öyküsü’ne tahvil edilebildiği günlerde yaşıyoruz. Roman yazabilmek için bir meselenizin olması gerekmiyor, büyük anlatıların kayıplara karıştığı bir zamanda zaten küçük hikâyeler öne çıkıyor. Faulkner’in meşhur Nobel konuşmasında, ruhun ıstırabı ve teriyle karıldığını söylediği romanın yerini, artık hayal mühendisliği almış durumda. Romanın ahlaki meseleleri yok artık; roman ‘kalbin kendi çelişkileri’nden beslenmiyor.

Reader Follow Recommendations

See All
İnsan yalnızlaşıyor. Şöyle dikkatlice etrafınıza bir bakın. Kaç kişi bir diğerini dikkatle dinliyor? Kaç kişi gönlünden geldiği gibi meramını ifade edebiliyor? İnsan dili kötürüm ve kekeme bir hal almış durumda. Televizyonun uğultusu, cep telefonunun zırıltısı, hayatın telaşı sahici bir konuşmayı giderek imkânsız hale getiriyor. Oysa insan hikâyeler anlatmak isteyen bir varlık. Anlattığı hikâyelerin yankılarını duymak isteyen, varoluşunu başkasının yüzünde seyretmek isteyen bir canlı. Can, dilde hayat buluyor. Düşünürün söylediği gibi, ‘dil varlığın evidir'
Depresif kişi, kimileyin hakikati bütün çıplaklığıyla gördüğü için acı çeker. Orada hayatı idame ettirmeye yarayan kandırmacalar sökmez. ‘Olumlu yanılsamalar’ melankoli ülkesinde işlemez. Her yerde hüküm süren acı, ruhun karanlığında daha kolay seçilir hale gelir.
Reklam
Bir acıyı anlamlandırabildiğimiz zaman, ruh eksik olanı ikmal eder; tamamlanır, olgunlaşır. O acıyı üreten yanlışları durmaksızın tekrarlamaktan vazgeçeriz.
İnsan bir başkasını en çok yaralarından tanır. Kendi yaralarından.
Ancak layığınca sevilmiş çocuklar bıçağın kanatabileceğini, kötü bir sözün can yakabileceğini bilebilir.
âzâde tekrar paylaştı.
Çok zaman kaybettim. Çok zaman ve biraz ümit. Yaşamak da bu galiba.
Sayfa 285Kitabı okudu
Çocuklarımıza yapabileceğimiz iyiliklerden birisi
Biraz tuhaf görünmek pahasına da olsa şunu öneriyorum: Onlarla akıl hastanelerini, huzurevlerini, yetiştirme yurtlarını, mülksüzlerin yaşadığı sokakları, camileri, havraları ve kiliseleri gezin. Birlikte çarşıları, pazarları, aktarları dolaşın. Gerçek hayatın nasıl bir şey olduğunu ve ıstırabın gerçek bir insana değdiğinde ne yapabileceğini onlara gösterin. Gerçek hayatın nerelerde soluk alıp verdiğini, insanların nelere gülüp nelere üzüldüğünü, gerçek hayatın seslerinin neye benzediğini onlara öğretin.
1,327 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.