"... size Kafkasya-Rusya Savaşı'nın ve soykırımının gölgesinde yaşanmış, 1860'lardan günümüze ulaşan bilgiler ışığında, tutkulu, hasretle sınanmış, vicdan muhasebesine maruz kalmış, Janset Jankat ve Elbruz üçgeninde yaşanan gerçek bir aşkın romanını göstermek istiyorum... yazar romanı, aşk ve vicdan arasında seçim yapmak zorunda kalanlara, dayatılan hayatı yaşayanlara, savaşın, göçün acılarını çekenlere, hepsinden önemlisi özgürlüğün, aşkın, sevginin, saygının ve de vefanın değerini bilen cesur yüreklere ithaf etmiş ve de bana...." Romanın adı.... 'Adsız roman' adının aslında pek çok ad barındırdığını düşündü o an. "bence en güzel adı anneannem koymuş zaten" dedi
Değiştirebileceğimiz ve değiştirmemiz gereken şey bizleriz, biz kendimiziz, bizim sabırsızlığımız, manevi alandaki bencilliğimiz, incinip kırılmalarımız sevgi ve hoşgörü noksanlığıdır. Bunun dışında dünyayı değiştirmeye yönelik her görüş, en iyi niyetlerle de yola çıkıyor olsa yararsızdır bence.
Geçenlerde bir film izledim:
“Her şey her yerde aynı anda”
Berbattı!
“Interstellar” daha aklıselim özetliyor. Keza “İnception”
Sizce de yeterince açık bir resim değil mi, dalıyla balıyla yalnız bir ağacın hikayesini yaşadığımız gerçeği?
" Bence asıl şans, dünyanın size, istediğiniz gibi bir hayat sunmasıdır. Eğer istediğiniz hayatı yaşamıyorsanız, belki de dünyaya gelmiş olmanız bir şanssızlıktır. "
Uzun kitap okumanın büyüsü üzerimde çok güçlü bir etkiye sahip, hiç yoktan bir hayranlığa sebep oluyor. Böyle olmasına şaşacak değilim çünkü alışkanlıklarına sarılan bir adamım. Hatta ben yaşadıkça öyküsünü okuyacağım bir karakter olsun isterim. Bunun için küçük bir kandırmaca biliyorum gerçi. Güncel bir yazarı, özellikle günce türünde takip
"'Sizce hayatın bir anlamı var mı?'
'Efendim?' 'Bence yok.'
'...' 'Bu yüzden herkes kendi anlamını bulmalı. Ayrıca bir kişinin hayatı, bulduğu anlama göre değişir.'
'Evet.' 'Ama bulamıyorum.'
'Neyi?'
'Anlamı. Nerede aramalıyım ki? Hayatımın anlamı sevgide mi? Gerçek dostlukta veya bir kitapta mı? Bu kitabevinde mi? Bilmiyorum, çok zor.'
'...' 'Sürekli hayatının anlamını arıyorum ama bu Kolayca bulunabilecek bir şey mi? Bulamazsam... Hayatımın bir anlamı yok demektir, değil mi?'
'Bilemiyorum.'"
Johann Wolfgang Von Goethe
"sen, bulamayacağı şeyleri arayan bir ahmaksın"
Genç Werther'in Acıları... Yıllar önce gerçekten kötü olduğum bir dönemde okuduğum, Werther'i gerçekten anlayıp onunla öldüğümü bile hissettiğim
o kitap. Çok garip bir sürü kitap okudum ama bazı anlar da okunan kitapların yeri çok farklı kalır, onlardan biriydi.
Ferman Karaçam
Kitap ve yazarı hakkında hiç bir fikrim yoktu kitabı evin içinde buldum ve okudum işin açıkçası şiirlerin çoğunun bana hitap etmediğini söyleyebilirim nasıl söyleyeyim şiirlerin hepsi kısa kısaydı ve sayfaların hepsi yarımdı bundan dolayı bence şiirlerin kendi içinde ahenk ve uyumu yoktu. Kitabın en uzun şiiri kitaba ismini veren karanfil şiiriydi o da aynı formatta yazılmıştı. Kitabın içindeki şiirler gerçekten hiç sarmıyor ve aşırı serbest özellikle Ses serisi yani Ses I, Ses II, Ses III, Ses IV ve Ses V şiirleri şiir değil de adeta mani hatta sakızlardan çıkan maniler havasındaydı ne diyeceğimi bilmiyorum ama bana verdiği hava böyle idi... Çok iyi bir şiir kitabı olduğunu düşünmüyorum 4-5/10
Tesadüfen görüp okuduğum bir kitaptı. Kitabı iki günde bitirdim, bazı yönleriyle sizi içine çekebilecek bir kitap fakat bazı yerlerinde ise tam olarak ne anlatıldığını anlamlandıramadığınız bir kitap bence. Kitabın konusu kadına yönelik taciz ve zorbalık ben de bu nedenle okumak istemiştim bu konu da bir lise öğrencisi üzerinden ele alınmış. Bazı kısımlarda hayal kırıklığı yaşattı. Birincisi, konu biraz basit kalmıştı açıkçası iletilmek istenen mesaj çok zayıf yönlüydü bir diğeri ise kitabın son kısmıydı okuduğunuz zaman devamının olacağına inandırılıyorsunuz çünkü tam olarak beklediğiniz olay gerçekleşmek üzereyken kitap bitiyor. Bu yönleriyle okuyanları kitabı neden okudum düşüncesiyle baş başa bırakıyor.
Romy’nin başından geçenler mi anlatılmak istendi? Kadına şiddet konusunda gündeme getirilmek istenilen bir şey mi vardı? Kaybolan kızın hayatıyla ilgili bir şeyler mi söylenmeye çalışıldı? Kızların başka kızlara uyguladığı şiddet miydi konu? Bütün olanlardan sonra Romy’nin kendi içine kapanışı mı gösterilmeye çalışıldı? Gibi gibi sorular kaldı aklımda ama kitapta beni etkileyen şey Romy'nin, Leon adında siyahi bir çocuğa ilgi duyması oldu bu da kitabın bir kısmında ırkçılığı gündeme getiriyor o da sadece bir kısmında ve öylece kalıyor.
UyanışCourtney Summers · Yabancı Yayınları · 201845 okunma
Hayatımdaki değişik tecrübelerden biri de bi arkadaşıma kitap hediye ederken kalpteki niyetim biraz daha konuşup muhabbet etmekti (hediyeleşmek muhabbeti artırır bu yüzden sünnettir.)Dilimle tabi Allah rızasına da niyet ettim. Başka bir arkadaşıma da gerçekten kalben ve lisanen Allah rızası için hediye ettim biseyleri öğrenip başkalarına da öğretsin başkalarıda faydalansın diye. 2. Arkadaşımla elhamdülillah arkadaşlığımız devam ediyor. diğeriyle hediyeden hemen sonra koptu arkadaşlığımız. 1. İlim kitabıydi diğeri normal okuma kitabı olmasına rağmen. hasılı kelam ne ilim kitabı nede başka bisey, kalpteki niyet önemlidir. (Ameller niyetlere göredir.(hadis-i şerif) ne kadar ince bir çizgi, ya niyetler amellere göre olsaydı bence daha zor olurdu.)
#232821364
Öncelikle ilk kitabıyla benzer bir konsept. Yine harika ve benzersiz hikayeler. İlk kitabında olduğu gibi yine küçük hikayelerle bize eleştirmek istediği konuları, bayıldığım bir tarzda anlatmış. Kitaba bayıldımmmm. Bence herkesin kütüphanesinde bulunması ve her iki yılda bir tekrar tekrar okuyarak kendimize hatırlatmamız gerekiyor.