Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Acı ve hazzın daima birbirini takip etmesi üzerine
Sokrates: Dostlarım! İnsanların haz dedikleri şey görünüşte çok gariptir. Karşıtı diyebileceğimiz acıyla arasında değişik bağlantılar vardır. İki duygu insanda yan yana olmak istemezler. Ancak birisini kovalayıp diğerini yakalarsan sanki başları tek bir taşa bağlıymış gibi ikincisi de eline gelir. Bence Aisopos bunu anlasaydı bir masal uydururdu: Tanrı bu iki düşmanı barıştırmak istemiş ancak başaramamış. Sonra başlarını bir yere bağlamış. Biri diğerini gördüğünde diğerinin peşinden gitmesinin nedeni budur.
Locke
Deneyimin de açıkça ortaya koyduğu gibi, zihin birbiri ardına bütün tutkularının tatminini pek çok durumda askıya alma gücüne sahip olduğu için söz konusu arzu nesneleri üzerinde durma, bunları her bakımdan tetkik etme ve birbirleriyle kıyaslama özgürlüğüne sahiptir. İnsanın sahip olduğu özgürlük tam olarak buradadır. Yaşamlarımızı idame ettirip mutluluk peşinde koşarken düştüğümüz hatalar ve yaptığımız yanlışlar, iradi belirlenim sürecimizi hızlandırıp yeteri kadar inceleme yapmadan acele kararlar vermek suretiyle bu özgürlüğü kullanmıyor oluşumuzdan kaynaklanır. Herkesin gündelik olarak deneyimlediği gibi, o ya da bu arzunun gereğini yerine getirme güdüsünün önüne geçme gücümüz vardır. Bana öyle görünmektedir ki, sahip olduğumuz özgürlüğün kaynağı tamamen budur; özgür irade (bence uygunsuz bir şekilde) buradaymış gibi görünür. Zira söz konusu tutkuların askıya alınması yapacağımız şeyde iyi ve kötü olan tarafları gözden geçirmek, görmek ve yargılamak; mutluluk peşinde koşarken yapabileceğimiz ve yapmamız gereken her şeyi ne zaman tam anlamıyla yerine getirdiğimizi görmek için gereksinim duyduğumuz fırsatı sunar. Yeterli bir inceleme sonucunda varılan sonuca göre arzulamak, istemek ve eylemekse doğamıza özgü bir hata değil, bir mükemmelliktir (Essay, II, XXI, 48).
Reklam
Bence arkadaşlığın bütün numarası, senden daha iyi insanlar bulmak; daha akıllı, daha karizmatik değil, daha sevgi dolu, cömert ve bağışlayıcı insanlar bulup onlara sana öğretebileceklerinden ötürü saygı duymak, senin hakkında ne kadar iyi veya kötü şeyler söylerse söylesinler kulak vermek, bir de onlara güvenmek, ki en zoru budur. Ama en güzelidir de."
Bence arkadaşlığın bütün numarası, senden daha iyi insanlar bulmak; daha akıllı, daha karizmatik değil, daha sevgi dolu, cömert ve bağışlayıcı insanlar bulup onlara sana öğretebileceklerinden ötürü saygı duymak, senin hakkında ne kadar iyi veya kötü şeyler söylerlerse söylesinler kulak vermek, bir de onlara güvenmek, ki en zoru budur. Ama en güzelidir de.
"...Gitgide gizli kapaklı şeyleri sever oldum.Modern yaşamı harikulade ya da gizemli kılabilen yegâne şey de budur bence.En basit şey bile gizlendiğinde güzelleşir..."
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Reklam
Her şeye alışıyor insan, bence onu en iyi tanımlayan özellik de budur.
Sayfa 15
Yicem seni Jude… :(
“Bence arkadaşlığın bütün numarası senden daha iyi insanlar bulmak; daha akıllı, daha karizmatik değil, daha sevgi dolu, cömert ve bağışlayıcı insanlar bulup onlara sana öğretebileceklerinden ötürü saygı duymak, senin hakkında ne kadar iyi veya kötü şeyler söylerse söylesinler kulak vermek, bir de onlara güvenmek, ki en zoru budur, ama en güzelidir de.”
Sayfa 248 - Doğan kitapKitabı okuyor
bence başka kitaplar yazıyor
Tanrı dünyayı yaratmaya koyulduğunda fazlasıyla yaşlıydı. Yoksa altıncı günün akşamı işi paydos etmezdi. Bininci günde bile yapmazdı böyle bir şeyi. Bugün bile yapmazdı. Ona karşı olmamın tek nedeni de işte budur. Övüngenliğe kaçmasıdır, insanı yarattıktan sonra eserinin yazılıp bittiğine inanması, kalemi elinden bir kenara bırakıp bundan böyle kitabının yapacağı baskı adedini düşünmesidir. Tanrı'nın sanatçı olmayışı bir hazin ki! Yaptığı bu kadar işe karşın sanatçı olmayışı; bunu düşündükçe ağlayası geliyor insanın, bütün cesaretini yitirecek oluyor."
Sayfa 124Kitabı okudu
Bir çocuğun kapılabileceği en müthiş korku, sevilmemek korkusudur, reddedilmek, cehennem korkusudur. Sanırım, dünyada herkes, reddedilmeyi çok az tatmıştır. Reddedilmek, öfke doğurur. Öfke öç alma duygusunu, öç alma da suçu getirir işte, insanlığın öyküsü budur. Bence, reddedilmek olmasaydı insan bu durumda olmazdı. Belki de çılgınlar daha azalırdı. Bu kadar çok hapishane olmazdı. Her şey bu öyküde-başlangıç, ilk adım. Özlediği sevgiden yoksun bırakılan bir çocuk, kediyi tekmeler, suçunu gizler. Bir başkası çalar, parayla kendisini sevdireceğini sanır. Bir üçüncüsü dünyayı fetheder -hep suç, öç alma, daha çok suç. İnsan, yalnızca suçlu bir hayvandır.
Sayfa 307 - Remzi KitabeviKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.