"Yazı yazmak için ne gerekir ki? On on beş dakikada bir kağıdı birtakım sözcüklerle doldurursun ve sonra kağıtlar birbirini izler. Zaten hepimizin bir hayali, bir umudu, anlatacak güzel bir anısı vardır. Ne var ki bu hayaller, umutlar, güzel anılar eski mektuplarda ve güncelerde dile getirilirdi. Şimdi, iki üç satır karalandı mı, bunlar bir kitap sayılıyor ve basılsın, yayınlansın isteniyor. Her şey, hemen kazanç sağlamalı, hem de ekonomik ve narsistik anlamda bir kazanç sağlamalı. Pek çok kişi bir yayıncıya tanıştırılmayı, özellikle başarılı olmuş yaratıcı yazarlık okullarının adreslerini ya da onların yazılarına bayılabilecek bir editör adı istiyor. Bence tüm bunlar, yazma eyleminin doğasını bozuyor ve bir şekilde kurallara ve ahlaka aykırı bir süreç başlatıyor, çünkü bu anlayışa göre ya kitabını yayınlatmayı başarırsın ve kendini gösterirsin ya da kendini başarısız ve anlaşılamamış kişi olarak kabul etmeyi öğrenirsin. Böyle anlaşılmış bir yazı toplumun gözüne gönülebilmek için sıçranan bir tramplene benziyor ve bu bağlamda da kendi kendine yararsız bir anlam kazanıyor. Oysa ben yazının görünmeye değil görmeye yaradığına inanıyorum."
Mutlu olmak zor değildir bence mutluluğu zorlaştıran insanlar vardır...
Reklam
320 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
Tarık Buğra'nın ilk roman denemesi: Siyah Kehribar.
Siyah Kehribar, Tarık Buğra'nın ilk romanıdır. Yazarı tarafından da birtakım acemliklerle dolu olduğu kabul edilen romanda mekân İtalya'dır. Karakterler de yabancıdır. Sadece sanat tarihi doktorası yapmak için İtalya'da bulunan karakter - aynı zamanda roman onun ağzından aktarılmıştır- Türk'tür. Romanda çok sayıda karakter vardır ve hepsi de hikâyeleriyle anlatılmıştır. Bu durum romanın biraz da uzamasına sebep olmuştur. Dönemin faşizan İtalya'sındaki iç hesaplaşmalar, entrikalar; aşk ve cinayet temaları birbiri ardınca sıralanmış. Yani roman, her ne ararsan bulunur kabilinden bir eser olarak ön plana çıkıyor. Kurgusu yönüyle döneminde de eleştirilen roman yazarın ilk eseri olması açısından kıymetlidir. Bence roman her ne kadar kurgusu, karakterleri, hikâyesi bağlamında eleştiri konusu olsa da Tarık Buğra'nın Türkçe kullanımı, ifade kabiliyeti; karakterlerin ruh dünyasını aktarırken yaptığı betimlemeler vb. tüm bunlar romanın üstün yönleri olarak göze çarpmaktadır.
Siyah Kehribar
Siyah KehribarTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 2018374 okunma
Neresinden düzeltmeye başlamalı !
Platon’un bir öğüdü vardır, hiç hoşuma gitmez. Kadın olsun, erkek olsun hizmetçilerimizle şakalaşmadan, senli benli olmadan, hep bir efendi ağzıyla konuşmalıymışız. Benim aklımın buna ermemesinden başka, servet üstünlüğüne böylesine önem vermek hiç de insanca ve haklı bir davranış değil. Uşaklarla efendiler arasındaki ayrılığın daha az göze battığı yerde daha adaletli bir düzen vardır bence.
10/10 puan verdi
Depresyonel Düşünceler
Bu kitabın bana kattığı en büyük farkındalık bir türlü 'an' yaşayamadığım oldu. Yazar hayatın hemen her noktasına değinmiş eserinde: evlilik, boşanma, tembellik, din, felsefe, eğitim,kıskançlık,tecrübe... Değindiği konuların hepsinde kesinlikle katılıyorum dedim resmen. İnsana kendini sorgulatıp eksiklerini bulmasında, düşüncesindeki yanlış bakışaçısını göstermede çok başarılı bir eserdi. Sanki tecrübe dolu bir büyüğümden nasihat dinliyor gibi hissettirdi, çok samimi bir kalemi var. Bence herkes kendinden bir şeyler bulabilir bu kitapta. Kişisel gelişim sevenlere tavsiyemdir, sevmeyenlere de şunu söylemek istiyorum ki mutlaka şans verin, hepimiz saygı duyduğumuz bir büyüğümüzü dinlemişizdir pek bir fark göremedim ben. Sondaki Hayat İle Röportaj kısmı tam olarak hayat mottosu yapılacak şekilde alın okuyun öğreninne yazdığını bence. Birkaç alıntı bırakıp gidiyorum, kitapla kalın. *İnsanların yaşamı boyunca inşa edeceği en büyük eseri "kişiliğidir". *Bütün hayallerimiz gerçekleşir,vazgeçemediğimiz sürece. *Bu hayatın "kendi dışında" da bir yansıması vardır. *Herkes aynı yaşta doğar aynı yaşta ölür, çünkü herkes <<an>> kadar yaşar. *Her olumsuz durumda kendimize bir "pişmanlık duygusu " taktırmak haksızlıktır. *Bu hayatın tek gerçeği ölüm değildir. Ölüm sadece bütün insanları kapsayan tek gerçektir. *Güven tek kullanımlıktır. *Bu hayatta yaptıklarımız, "sonsuzlukta" yankılanır.
Depresyonel Düşünceler
Depresyonel DüşüncelerAli Küçüközer · İkinci Adam Yayınları · 2021115 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Cemile'yi yargılamadan önce Cemile olun.
Dün akşam Cüneyt Arkın'ın daha önce izlemediğim bir filmini gördüm, Oya Aydoğan ile oynuyor: Güneş Ne Zaman Doğacak. Oradaki kızın adı Cemile. -Hangi millete mensupsun ? -Türk'üm. -Niye sesin cılız çıkıyor, utanılacak bir şey mi söylüyorsun? Türk'üm desene ! Türk'üm de! -Türk'üm! Bu kitap ile filmin bir ilgisi yok tabi
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202132,7bin okunma
Reklam
86 syf.
9/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Kitabı çok beğendim. Yaşım bence felsefeye henüz uygun değil. Fakat bu kitapla başlamak benim için iyi oldu. Bana iyi şeyler kazandırdı. Kitap, kitabın yazarı olan
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
'un öğretmeni olan
Sokrates
Sokrates
ile Menon adlı bir kişinin diyaloglarını anlatıyor.
Sokrates
Sokrates
ile Menon, erdemin öğretilebilir bir şey mi yoksa öğretilemez bir şey mi olduğunu tartışıyorlar. Menon'un
Sokrates
Sokrates
'e bunu sorma amacı ise Atina'daki halkına erdemle ilgili bir şeyler anlatmak ve bilgi sahibi olmalarını sağlamak.
Sokrates
Sokrates
biraz beynimi yaksa da yine de söylediği şeylerin çoğu bana göre mantıklıydı. Kitap aynı zamanda bilgi, bilmek gibi konulara da değinmiş. Kitapta,
Sokrates
Sokrates
, Menon ile bilginin doğuştan var olup olmadığını tartışıyorlar.
Sokrates
Sokrates
'in fikri bilginin öğrenilmeyeceği sadece hatırlanacağı yönünde. Bunu Menon'a şu şekilde açıklıyor: Menon ile birlikte yaşayan onla doğup büyüyen bir çocuk var.
Sokrates
Sokrates
bu çocuğu çağırıp ona geometri ile ilgili bazı şeyler anlatıyor. Çocuk da bunları bilmemesine rağmen anlıyor. Bilmediğini ise onunla yaşayıp büyüyen Menon'dan öğreniyoruz. Burada Sokrates'in Menon'a anlatmak istediği şey bilginin öğrenilmediği, sadece hatırlanabilir olduğudur.
Sokrates
Sokrates
'e göre bilgi diye bir şey doğuştan bizde vardır. Fakat sadece bunu keşfetmemişizdir.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
Sokrates
Sokrates
Menon
MenonPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 20131,008 okunma
8015. gün gereksiz uzun bir süre 5000 falan yeterliydi bence. Soğuk bir haziran ayının sonlarına doğru ağlayarak başladığım akıntıda artık ne gülüyor ne de ağlayabiliyorum. Yirmi ikiyi doldururken dönüp arkama baktığımda ölü bir çocuk ve bir sürü yabancı görüyorum. Belki de yabancılardan biri de benimdir belki de daha fazlası. Ölü çocuğun anıları geliyor zaman zaman aklıma, havalar hep koşturup oyun oynamalık. O çocuğu çok seviyorum hep de çok sevicem. Hep hayran olucam cesaretine, gücüne, hayallerine... Ve hep içimde kalacak, keşke bir kere gidip başını okşasam, sırtını sıvazlasam, özür dilesem defalarca özür dilesem. Beni affedeceğine eminim çünkü her zaman çok temiz kalpliydi. Arkaya bakarak yaşayamayız. Bu sebeple o çocuğu koruyamamın nefretiyle önümdeki karanlığa bakacağım. Bir ışık arayışında da olmayacağım. Dünya'da sonsuz diye bir şey yok. Karanlığında sonu gelecek. Zaten mutlu son diye bir şeyin olduğuna da inanmıyorum. Mutlu bir insan, sonun gelmesini istemez. Sonun gelmesini bekleyen insan ise zaten hiç mutlu olmamıştır. Ölümün bir başka yaşama açıldığına inanmak hoşuma gitmiyor. Ölüm benim için kapalı bir kapı. Ölüm bana, insanın sırtından yaşamın yükünü almaya çabalıyan bir dost gibi geliyor. Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle savaşmak. Paulho Coelho
" Bence dans, kibar sosyetelerin öncelikli inceliğidir." "Kesinlikle efendim, dünya sınıflarında da geçerli olma gibi bir ayrıcalığı da vardır; vahşiler de dans edebilir."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.