Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Başkalarının Tanrısı, yazar ile tanışma kitabı olarak seçtim. Adının değişik olması çekti beni özellikle.
Hepimizin denk geldiği, gördüğü, uzak durmak istediği, dokunmak istemediği, benden uzak dursun da ne yaparsa yapsın dediği, zararlı, hastalıklı gördüğümüz beş insan hayatı anlatılıyor.
Evet sokaklarda yaşayan beş hayat anlatılıyor.
Efsun Abla, Adnan Abi, Hülya, şair Musa ve Matruşka.
Her birinin hikayesi farklı, ortak olarak sadece beraber yaşamakta olmaları. Tek dertleri barinacak yer bulmaları.
Genel olarak çok beğendim diyemem. Kısa süren kitaplara çok adapte olamıyorum. Etkisi kısa sürüyor. Konu olarak güzel ama derinlemesine bir anlatım yok diyebilirim.
Kimse tarafında görülmeyen bir yaşam, yanlarından geçip gidiyoruz elimizden gelse yanlarından geçmemeyi tercih ederiz.
Yazar bu insanlarında var olduğunun altını çiziyor. Sandığımız gibi değil onlarında hikayesi var, kimse keyfi için Sokağı tercih etmez.
Beş farklı hayat, onların tanrısı ile onlar gibi olmayanların tanrısı bencede aynı olamaz diyorum. İyi okumalar.
“Baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla ; gerçek bir hastalıktır.”
Bencede bir aptal, bir ahmak olarak yaşamak daha huzurlu ve daha mutlu olmaktır.
Merhaba
Bugün sizlere yolakademiyayinevi ‘nden Zilan Erbek Arıkan kaleminden Kanatlarımın Altındaki Rüzgar kitabı ile geldim.
Yazarımızın kalemiyle tanışma kitabım oldu ve kalemini çok sevdimher bir öyküsü ayrı ayrı etkileyiciydi.Konusu,anlatımı harika,kesinlikle okumanızı tavsiye ederim Yazarın diğer kitaplarını da çok merak ediyorum,ilerleyen
Lyudmila pavlicenko Dıger adıyla ölüm meleği. Lisede tarih öğretmeni yada kütüphanede araştırma görevlisi olmak isterken, alman işgali karşısında orduya gönüllü yazılmış atış yeteneginin farkına varılması sonucu keskın nişancı olmuş 309 alman ve rumen askerini öldürerek ulusal kahrama dönüşmüştür. Savaşı birebir pavlicenko gözüyle inceliyorsunuz. Aynı zamanda keskin nişancının psikolojik boyutunda yer verilmiş bu işi yapanlarda beyin travması geçirildiğini kendide bu hastalıktan dolayı emekli olmuştur. Kitapda 450 naziyi öldüren başka bir rus askerden de kısaca bahsediliyor. Bu kadar insanı kim öldürse beyin sarsıntısı geçirir bencede. Ordudan sonra keskin nişancı yetiştirerek hayatına devam eder ölüm meleği.
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bencede en çok Ethem hak ediyor adına bir kitap yazılmasını.Ne kadar acıdır bir kadına hiç sorulmadan anne olması beklenmis oda yapamamış belki haklıydı belkide en çok o sevdi .İnanın biz bile bilemiyoruz.Ah be Ethem zor bi hayat geçmiş yeni yaşantın mutluluk getirsin.
Helloooo
Bana bilimi, deneysel fizikçiliği (her ne demekse) hatta teorik bilmem nesini bile sevdirecek biri ve kitapları varsa o sadece ve sadece Ali Hazelwood'dur.
Yine bir bilim dünyası ve yine ayaklarımızı yerden kesen muhteşemmel bir karakter.
MIT'in sonsuz karizması ile karışınızda Jonathan Lanet Smith Lanet Turner.
Okuyup
Kitabın arka kapağını okuduğumda gerçekten zalim, acımasız ve şerefsizin teki bir adam okuyacağımızı sanmıştım. Ne yalan söyleyeyim bir parça hayal kırıklığına uğramadım değil. Adam kızı bir davette görüyor, onun kendisinin olmasını arzuluyor ve sonra da bir plan yapıp kaçırıyor. Eve kapatması ve onu aşk kölesi haline filan getireceğini
Kitapta şöyle bir cümle vardı "Biz Çanakkale'ye onlar girmesin diye, saatte 10 bin şehit verdik" sonra bu cümlenin matematiğinden sıyrılıp, ölenleri geride kalanları, acıları ağıtları her şeyi düşündüm. Ve şimdimize, hoyratlığımıza, vefasızlığımıza, anısızlığımıza sövüp duruyorum...Niye mi? Şimdi elinde nargilesiyle sınırımızı geçiyorlar, ciklet alana vatandaşlık veriyorlar bu memlekette, dünya üzerinde kırmızı bültenle aranan kim varsa, caanım ülkemizde yakalanıyor...
.
Kitap Halide Edip'in, Yakup Kadri'ye yazdığı mektupla başlıyor...Yakup Kadri Kurtuluş savaşımızla alakalı bir roman yazmak istediğini söylüyor Halide Edip'e ve adıda "Ateşten Gömlek" olacak diyor, Halide Edip bu roman ismini o kadar çok beğeniyor ki, Yakup Kadri' den önce romanını yazıp bu ismi kullanma izni istiyor...Yalnız bencede bir roman ismi olarak mükemmel bir isim "Ateşten Gömlek"
.
Kurtuluş savaşımızı anlatan ilk roman özelliğini taşıyor. İstanbul' da başlayıp, Anadolu'daki mücadeleye katılan Ayşe Hemşire, hem aşka hem vatanın sevdasına düşen iki adam...
Adı üstünde kitabımız irademizi terbiye etme yönünde yazılmış. İçerisinde de belirtildiği gibi öğrencilere yönelik bir Kılavuz kitabı niteliği taşımakta. Hatta bence her üniversiteye başlayan öğrencilerin mutlaka okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Ki günümüzde binlerce genç muhteşem donanıma sahip bir şekilde mezun oluyor kendini geliştiriyor fakat iradelerini disiplinle yönetemedikleri için bu becerilerinin hiç bir faydasını göremiyor, görenleri iradelerini iyi yöneten disiplinle çalışanlar zaten. Kitapta en çok beğendiğim değinilen nokta iste karakterin doğuştan geldiği kavramı yönünde ki yazar bununda iyi bir İrade terbiyesiyle değişeceği savını ortaya koyuyor. Bencede öyle bizler onunda karakteri böyle diyerek aslında başarabileceğimiz tüm yanlarımızı köreltiyoruz.
