Sen olsan hep yanımda ve beni çekip çıkarsan bütün dertlerimden.. Gelsen ve hiç gitmesen benden Ben bu zamana kadar seni bekledim desem sana Yüzünü her görmem de huzur bulsam Cennetim olsan bana Sevgim öyle çok ki sana bin yıl bütün gücümle sarılsam hiç bitmese sevgimiz sevdamız uçsuz bucaksız olsa Şimdiye kadar biriktirdiğim bütün şiirleri bütün
Bi kaç önce bir iki tane uyuşturucudan kurtulanların videosunu izledim.İbret aldıracak çok yanları var.Zengin olsam kurtarma merkezleri açardım dedirtti.Neyse çakmak gazıyla başlanıyormuş bende sanıyorum ki sigara yakılan küçük çakmak gazı.Neyse dün sabah yürüyüşe çıktığımda yatak,yastık gördüm kendi yoktu belli ki evsiz biri kalıyor.Bu sabahta önümdeydi uzak bir mesafeden görebiliyordum.Uyandı sendeleyerek yürümeye başladı.Baktım elinde kırmızı birşey,meğersem çakmak doldurulan gazmış içtikleri.Yolumu değiştirdim tabi ama erkek olsam ve zengin olsam ne derdin var gardaş hele bi gel seni tedavi ettireyim derdim.Sonra dışarda kalmak ne demek onu düşündüm börtü böceğin içinde bir düzen yok.Kim ister ki rahat yatak dururken kuru toprağın üstünde uyumayı.Rabbim yar ve yardımcıları olsun.Diyor ya Rabbimiz ne kadar da az şükrediyorsunuz hakaten öyle.O kadar çok şey var ki şükredeceğimiz.Rutinlerimizi bağrımıza bastırcak denli..Sonra videoları iyi ki izlemişim dedim farkındalık kazandırdığı için.Yoksa geçip giderdim belki de tehlikeden bi haber.
Reklam
Üç Saatlik Başkent Gezintisine Dair Notlar
Trenden indim. Bir şeyler atıştırıp eski gardan çıktım. Karşıya geçerken batçık olan yerde, kaldırıma trafo gibi bir şey koymuşlar, yayalar için engel olmuş. Bu kötü. Gençlik Parkı çok canlanmış, yemyeşil. Stadyumun iskeleti şekillenmiş. Taksiciler iyi niyetli, dolandırılma derdi yok. Bazı semtlerde çok tertipli, temiz ve bol ağaçlı geniş caddeler
"Boğazımda bir düğüm var, boğuyor beni.Yama yapılmış üstüne ama hava alıyor ,sökülen ipler gözlerimden yaş olarak boğazıma geri dönüyor.Kalbim sızlıyor ,neye sızladığını anlamadan.Kulaklarım öyle sozler işitiyor ki boğazımdaki düğüm beni daha çok boğuyor."Geçer ." diyorum,atıyorum içime.Çünkü anlatsam dinleyenim yok.Kimse beni
Ağzının bir kıvrımından cesaret bularak ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar kalmışsa bir kaç ısrar ölümle yarışacak onların yardımıyla dünyamıza acıdım. Dünya. Çıplak omuzlar üzerinde duran. Herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya Benimse dar çünkü dargın
sadece bir bakış açısı :)
1800'li yıllarda Fransızların işlettiği Reji* Tütün Fabrikası, yaşadığım kentin hafızasında önemli bir imge. Son okuduğum elimdeki bu roman ise kurgusu ve tarihsel arka planıyla kentin dünüyle bugününü belleğimde mukayeseli canlandırması ve yaşanmışlıkları çerçeveleyen mekânların hikâyesine odaklaması ile beni -artık AVM olarak kullanılan- bu yere sürükleyiverdi. :) Reji binası ya da AVM bende bu romandan mütevellit bir anlamlandırma yarattı. Halbuki yıllarca çok geçtim önünden, içinden ama şimdi bu kurgusal anlatısı ile değer kazandı. Romanın ve artık mekânın mesajı devletin ekonomik gücünün bağımsızlığa etkisi ile politik çıkarların dini, aslı ne olursa olsun çoklu yapıda tebaanın toplumsal kardeşliğini bozması üzerine. Restore edilen bir mekân veya sergilenen bir nesne tek başına değil bir şekilde aktarım ile geleceğe mesajını taşıyor. Kentlerin gerek tarihselliğini ön plana çıkarmak gerek coğrafi işaretli ürünlerini, yemeklerini tanıtmak için olsun merkezî bir yere öyle kocaman heykelini kondurmakla olmuyor, hikâyesini ön plana çıkarmak gerek. Edebî metinlerin etkileyici bir işlevi de bu işte. Bu eser sayesinde de olduğu gibi edebî eserler nesnenin, mekânın etrafındaki o anlatıyı tutuşturuyor ve o kente ısınmanızı, onunla bağ kurmanızı sağlıyor. *Reji: Fransızca tekel demek.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.