Ben bu evde yaşadım. Benden bir şeyler kalmış burada, o yıllara ait bir şeyler, okyanus ötesine bütünüyle gitmemişim, kendi dünyama hâlâ bütünüyle geçmemişim.
Şuna dikkat edin ki, benden herhangi bir şey istediğiniz gün her şey bitmiş demektir. Hiçbir şey, anlıyor musunuz, hiçbir şey istemeyeceksiniz... Sonra meçhul bir düşmanıyla kavga ediyormuş gibi hırçın bir sesle devam etti: Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar çok nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan birçok şeyler istedikleri için... Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gel mesi şart değil... Erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları, hülasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki... Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştukleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kâfidir. Kendilerini daima bir avcı, bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey veremeyiz... Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musunuz? Sizinle, bunun için dost olabileceğimizi zannediyorum. Çünkü halinizde o manasız kendine güvenme yok... Fakat bilmem... Ne kuzuların ağzından vahşi kurt dişlerinin sırıttığını gördüm...
Reklam
Hayatmış! Aman ne güzel hayat! Ne bulacağım ya ben orada? Mantığımı ya da manevi yanımı tatmin edecek şeyler mi? Bütün bunların etrafında döndüğü merkeze baksana. Böyle bir merkez yok bile. Derinlik diye bir şey yok, seni can evinden vuran tek bir şey yok. Bunların hepsi ölmüş, uyuyan, benden kötü insanlar. Hem de hepsi cemiyetin, toplumun bir parçası. Bu insanlara, hayatlarında rehberlik eden şey ne? Bu gibileri yatmıyor da sinekler gibi her gün bir oraya bir buraya uçuşup duruyor. Hangi amaç için? Salona giriyorsun konukların ip gibi dizildiğini, pür dikkat kesildiklerini, ciddi ciddi oturduklarını görüp hayran kalıyorsun. Peki, onlar ne yapıyor o sırada? Kart oynuyor. Ne diyeyim? Hayatlarının amacı amma da kutsal! Hareket isteyen akıl için ne kadar harika bir örnek! Gerçekten ölü değil de ne bunlar? Gerçekten oturdukları yerde bütün hayatları boyunca uyumuyorlar mı? Evimde oturup kafamı üçlüler ve valelerle kirletmiyorum diye neden onlardan daha suçlu oluyorum ki?"
Frida Kahlo
"Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim. Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim. Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim. Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim. Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim. Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim. Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim. Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim. Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden 'sen' olduğun için vazgeçtim. Bencil olduğun için vazgeçtim. Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. Bu yüzden ben de senden vazgeçtim."
Bugün bayram... Çok garip geçti, Sanırım benden bir şeyler eksilmiş, Ya da düşüp kalkamadım. Bilmiyorum Bildiğim tek şey çok şey değişmiş Ve nerden düzeltilebilir bilmiyorum.
Allah da dile gelse bir an, söyle bakalım, ne istiyorsun benden tam olarak dese, bir şeyler geveleyeceğim karşısında. Dilek dilemeyi de bilmiyorum ki. Ne istediğimi bilmiyorum. O kadar unutmuşum kendimi….
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.