Mef'ûlü Fá'ilâtün Mef'ûlü Fâ'ilâtün
1 Cân kușu uçdu yine dilber hevâsın ister
Bîgânedir cihânda ol aşinâsın ister
2 Ben lutf umarım illà ol çok sürer cefâyı
Mağrûr durur habibim zevk ü sefâsın ister
3 Zülfün kokusuna dil her dem verir bile cân
Bi-çâre hasta n'etsin derde devasın ister
4 Bir zerre ağzı yarın bin yüz suyuna vermez
N'etsin meta'-ı kadrin bilir bahâsın ister
5 Âşık-ı şöhret-perest olmaz mürid-i sâdık
Anmaz murâdın ol kim yârin rızâsın ister
6 Râzı durur ezelden her kişi bir amelden
Âşık yolunda sâdık, sûfì riyâsın ister
7 Al Şeyhî pendi benden cân gözle geç bedenden
Bak dilden fânî tenden ol cân bekâsın ister
LİTERATÜR TARAMASI : 14 Farklı Yol
Sevgili yüksek lisans ve doktora öğrencileri,
Newton’a atfedilen bir söz vardır: “Benden önceki devlerin omzuna çıkmış olmasaydım, hiçbir şey göremezdim” der. Literatür taraması, çalıştığınız alandaki geçmiş araştırmaları (pusulaları) kullanarak, doğru limana ulaşmanın yolunu bulma çabasıdır. Ancak bu deniz, tek
Gülümsemek kadına mahsus, kelimelerle kağıt üstüne ağlamak erkeğe zannederdim. Oysa her tebessüm bir hüzün taşırmış bagajında. Annemin çocukta gurur olmaz hipoteziyle veresiye için bakkala beni gönderdiğinde anladım ekmeğin kavgalık bir meta olduğunu.
Her yoksul çocuk annesini gülümsetmek için erken büyümek ister ve en çok acı çekeni başarır.
Şimdi hangi kahramana sarılsak cebinden akbil çıkıyor ve elinde bim poşeti. Tüm kurtarıcılarımız ve hayallerimizin başrolleri Ssk'lı bir işte düzene sokmuş hayatını. Böyle bir zamanlamada ne sen benden mutlu bir son iste, ne de ben sana bunun umudunu satayım.
Gitmek yalnızca yalnız kalmaktan korkanların kabusu ve bu bir tehdit değil, mevsim değişiminde edindiğim sıradan bir nezledir. Zamanın verdiği deneyimler ve yalnızlık risalesi yazan şairler öğretiyor bu mikrobun çaresini. Üstelik her gidene uygulanan bir antibiyo-git gerçeği.
Hayatta mutlu sonlar kadar iliklerimize Polyanna'cılık işleyen başka bir enjeksiyon bulunmazdı herhalde. Sıkılgan ve umudunu picasso ile şarap içmiş entelektüel şeytan'dan bekleyen bir nesil çıktı ortaya. Mutlu sonsuzluk öyle mi oysa? Bitişten haberdar edilmiyorsun ve "birgün bitecek korkusu olmuyor huzurun için.
Bir insan gerçek aşkı tatmamışsa hayata bakışı farklı olur.Kadınları sadece bir meta ve şehvet aracı olarak görür.Senin de benden istediğin,kadınlığım.
Zahir adında şehirden çok uzakta yaşan bir sahabe vardı.Zâhir’in dikkat çeken tarafı; insanların güzellik algısına pek uymaması yani çirkin olmasıdır.Çölde yaşıyor,arada pazar ihtiyaçlarını karşılamak üzere şehre geliyor.Gelirken de Peygamberimize (sav) şehirde bulunmayan, çölde bulunabilecek çam sakızı çoban armağanı hediyeler getiriyor.Efendimiz de ona karşılığında hediye olarak erzak verip uğurluyor.Bir diğer dikkat çeken tarafı Efendimizin (sav) bu zatı seviyor olması..
Bir gün pazarda malını satarken Efendimiz (sav) kendisini arkasından kucaklayıveriyor.”Kimsin,bırak beni!” derken kucaklayanın O (sav) olduğunu farkediyor.Bu sefer kendisi ellerini arka tarafa dolayarak, Peygamber Efendimize(sav) sarılıyor.Hazır O’na bu kadar yakın olmuşken, O kendisi,sizi kucaklamışken, hırkasının kokusu sizi sarmışken O’nu bırakmak olur mu...
Peygamber Efendimiz(sav) şakasına devam ederek diyor ki; “Satlık köle var,alan var mı?”Bunun üzerine Zâhir, “Ya Resulallah bak benden söylemesi,beni alan olmaz,sonra elinde kalırım.”diyor.Malum,çirkin insanlar kadın olsun erkek olsun,çok özel bir yetenekleri olmadığı sürece kabul görmezler,bir yerde tercih edilmeyen insanlardır.Yanlış da olsa bu böyledir.O yüzden insanlar tarafından çirkin bulunmak zor bir imtihandır.Bunun üzerine Efendimiz, Zâhir’i yaşadığı süre boyunca -Bedir de şehit oluncaya kadar- mutlu etmeye,sevindirmeye yetecek bir söz söylüyor.Diyor ki “İyi de sen Allah nazarında öyle elde kalacak bir meta değilsin ki... Sen Allah katında çok kıymetlisin..”
(Metâ elkâ ihvanî) "Ah, ah şu kardeşlerime bir mülâki olsaydım, bir kavuşsaydım!"
Böyle bir hasretli söz söyledi Peygamber Efendimiz.
(Kâlû) Sahabe-i Kirâm bu sözü duyunca dediler ki:
(Yâ rasûlallah, elesnâ ihvânek) " Ya Rasulullah, bizler senin kardeşlerin değil miyiz? İşte karşındayız ya! Kimlere kavuşmak istiyorsun sen?"
(Kâle: Bel entüm ashâbî) "Sizler benim ashabımsınız. (Ve ihvânî ellezîne âmenû bî ve lem yeravnî) Benim ihvanım, benden asırlar sonra, yıllar sonra gelip de beni görmedikleri halde bana iman edip de yolumca yürüyenlerdir. (Ene ileyhim bi'l-eşvâk) Ben onları iştiyakla bekliyorum." dedi.
Rasulullah'ın ihvanı olmaya çalışın! Yani, böyle özlediği, kavuşmak istediği kimse olmaya çalışın! Takdir-i ilahi bizi yirminci yüzyılda dünyaya getirmiş, Peygamber Efendimiz'in asrında gelmemişiz. Her şey hikmetle.