Cenab-ı Hak Teala'nın saltanat-ı uluhiyetinde şürekası olmadığı gibi, muîn ve vezirleri de aslâ yoktur. Sebebler ise, ancak kudret-i ezeliyenin tasarrufu üstünde ince birer perde olup, nefs-ül emirde onların hiç bir te'sir-i icadiyeleri yoktur. Çünkü esbab içinde en eşref ve ihtiyarı en geniş insandır. Halbuki insanın elindeki en zâhir ef'al-i ihtiyariyesi ise; yemek, konuşmak ve düşünmek gibi şeylerdir. Ve bunların da insanın elinde olanı, ancak yüz cüz'ünden şüpheli bir tek cüz'dür. İşte en eşref ve ihtiyarca en geniş bir sebeb dahi böyle hakikî tasarruftan -gördüğün gibi- eli bağlı olursa, acaba behimat ve cemadat, Hâlık-ı Arz ve Semavat'ın icad-ı rububiyetinde nasıl şerik olabilirler?
Mesnevî-i Nurîye(Bd.)( ihlas süresi geldiyse aklına bendensin)
.” İşte, anlıyorsunuz ki önemli olan, özgür olmaktan çıkmak ve kendinden daha namussuz olana pişmanlık içinde itaat etmektir. Hepimiz suçlu olduğumuz zaman, demokrasi olacaktır.
Karşıma çıktın çıkarak aradın beni
Ararken buldun ve buldun da değiştirdin beni benden alarak
Aldın ve alışların beni kendine benzetti
Sen varsan ben hayatımın bin parça halinde kaldım
Ve dedim sen beni neden seçtin
Neden ve nasılımı benden çaldın
Durma benden beni alanlara sor kendine ben kimim
Kimsin ve ne için benimle geldin
Ne dedin de sen bendensin...
Karşıma çık ve de ki sen bendensin
Karşına çıkarken de ki sen senden ve ondan ötürü bir hiçsin
De ki zamana bıraktığım tüm düşüncelerimi sana bırakıyorum
Ve çağır beni en derinden en derine inmiş o çekinceli halinden
Ve anla
Ve konuş sen hadi ne diye gittin şimdi benden...