Ne büyük mürebbiye idi benim için, ah bir bilseniz, yıldızlı çöl gecelerinde Leyla'nın türkülerini dinlemek... Onun nefesinden özümsediğim kavurucu rüzgârın sesi kulaklarımdan kalbime bir bengisu gibi akıyordu.
Kıyısındayım...
Belki soğuk sularında boğulmaya,
Belki damlaların kıyısında bengisu.!
Kıtlığındayım...
Yüreğe geçmez iki akçe,
İllâ da illâ derde murâd gerek..!
Kıyımındayım...
Aşkın menzili uçurum,
İlla da illâ titremeyecek el gerek...
Kıymığın hengâmesi,
Ask-i görene dek...
// Yusef Masadow //
Yine Yeni bir hayâl dolanır
idrâk-i penceremde
Ben mi O'nu arıyordum.
O mu bana susamıştı.
Yekpâre düş, gölünün pençesinde
Sırr-ı hazine
Müteşâbih-i muamma
Herşeyin te'vili lafz-ı delâlete muhtaçtı.
Te'vilin muhatabı arz-ı âlemde kayıptı
Veçhile sundum yonca dileğimi ellerine
Dön bak aynaya, kim ki şi're muhattab
Derûnî ( Bengisu Develi )
Susuzluktan yandığımda içtiğim suyun bengisu, ölüm döşeğindeyken kapısına düştüğüm doktorun Lokman olmadığını öğrendiğimde dünyanın cennet olmadığını anladım.