Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
Zaman geçiyor.Günler,aylar,yıllar ve mevsimler değişiyor. Zamana da kızmamak gerek. Asıl değişim insanlarda. Kimse ilk gün ki gibi bakmıyor diğer gözlere. O kalp,ilk gün ki gibi atmıyor artık. Hayat bu işte. Hiçbir şey kalıcı değil.Bizde değiliz.Ne zaman gideriz buralardan orası tam bir muamma. Dönüşü de yok bu gidişin. Üzülüyorum bu yüzden. Bir gün herkesin öleceğini bilmek içimi rahatlatıyor. Beni yaşarken bile öldüren insanların canı cehenneme bu yüzden. Bir rüyanın içindeyiz hepimiz. Kimisi umutlu kimisi ise ‘umut’suz. Bazıları şuan kabus bile görüyordur. Yazık onlara. Su döküpte uyandırmak istemem onları.Haddim değil. Herkesin rüyası farklıdır tabi. Bir de rüya tabirleri var. Ne saçma şey ama. Benim olan rüyayı,başkalarının yorumlamasına izin vermem. Sahiplenmek önemli.Ve son sözüm; ‘’Rüyalar da buluşalım sizinle.’’ SALİH SARIKAYA/VEDA SOKAĞI
Reklam
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
Ben çok illeri çağ görmüş bir kimse değilim Ve herhangi birinize sözlerden seçip nasihatler vermek haddim değil. Bu savaş coğrafyasında yarı gülmek bile bazen beni incitiyor Ve fazla yemek bazen beni utandırıyor Önüme iki çeşit yemek geldiğinde yada çok fazla akan bir su bulduğum da Aklıma ya kerbela gelir, yada herhangi bir yokluk için de
734 öğeden 871 ile 734 arasındakiler gösteriliyor.