Kocasını aldatan bir kadının pişmanlık mektubu...
Monsieur Maurice, Amcanızın bana söyleyebileceği her şeyi çok iyi biliyorum, başıma gelenler hususunda vicdanımdan daha bilgili olamaz. Vicdan, insanda Tanrı'nın elçisidir. Octave'ın yanına dönmediğim müddetçe affımın olmayacağını biliyorum; dinin hükmü budur. Üstelik medeni hukukumuz da beni ne pahasına olsun ona itaat etmeye mahkûm
Sayfa 91 - 92,93,94,95,96 Zeplin KitapKitabı okudu
Anadolu çocuklarına "Biz Türk değil miyiz" deyince "estağfurullah" dedirten neydi? Araplığa hizmet eden Osmanlı idi. Hep soruyorlar: Neden Osmanlı, örneğin bir İngiliz gibi gittiği yere kendi kültürünü ve dilini götürmedi? Benim cevabım: Çünkü Osmanlının kültürü Türk kültürü değildi. Arap kültürünü götürdü nereye gittiyse. Dil olarak da Türkçeyi üvey evlat gördü. Onu arka plana atmak için kelime çorbası olan osmanlıcayı icat etti. O da ölü doğan bir dil oldu doğal olarak. Kökü yoktu çünkü. İngiliz, sömürdüğü yere dilini ve kültürünü götürdü. Osmanlı gittiği yere arap kültürünü ve arap kelimelerini götürdü. Onun için Osmanlının 500 yıl egemenliği altında kalmış Arap bölgelerinde bir tane Türkçe kelime, Türkçe isim, Türk geleneği duyamazsınız. ama Türkçede binlerce arapça kelime duyarsınız. Osmanlı Türk evlatlarını Araplara, Arap kültürüne ve Arap diline hizmet ettirdi. Atatürk ile Türkoğulları Arap hizmeçisi olmaktan kurtuldu. Ama yeniden Arap hizmetçisi yapılmak isteniyor. Not: Halil İnalcık hoca Osmanlı ailesinin kökeninin belli olmadığını ifade etmiştir. II. Murat döneminde Yazıcızade'ye Kayı boyundan olduklarını yazdırmışlardır, ancak aslı astarı yoktur...
Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Süreyya Aydemir
twitter.com/Tekyolbilim/sta...
Reklam
360 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Bir adet Noah Slade'm olsun istiyorum çok şey mi istiyorum F1 ile münasebetim Schumacher ile neredeyse sona ermiş, arada bir keşfetime düşen Hamilton ve Leclerc'in bir iki videosına denk gelip izlediklerimle sınırlı. Fark ettim ki daha fazlası için Efsaneyi okumalıymışım.F1 detaylarıyla okuru sıkmayacak şekilde anlatması kitaba artı puan veriyor. Ama tabiki benim tüm puanlarım Noah Slade'e. Dünyanın merkezinde olup bu denli yalnız olması o kadar üzücüydü ki, kıskançlığımı bir kenara bırakıp mutlu olmasını canı gönüldem diledim. Noah, üç dünya şampiyonluğuyla Bandini'nin 1 numaralı yarışçısı. Şimdi hem takım arkadaşı hem de ezeli rakibi olan Santiago ile rekabet etmek zorunda. Arada Santiago'nun kız kardeşi Maya olmasa rekabet çok daha hırçın olabilirdi lâkin Maya tüm dengeyi altüst ediyor. Maya yeni mezun bir vlogger. Abisi ile F1 yarışlarına katılıp vloglar hazırlıyor. O da tüm insanoğlunun yapacağını yapıyor ve Noah'ın çekiciliğine karşı koyamıyor. Noah ciddi bir ilişkinin ne olduğunu bilmeyen yaralı bir kalbe, Maya ise tek gecelik ilişkilere kapalı duygusal bir kalbe sahip. Hal böyle olunca yaşanacak aşkın nasıl olacağına karar vermek zor. Benim fikrimi soranlara cevabım belli Lauren Asher kalemini çok seviyorum. Gereksiz detaydan ve entrikadan uzak, okuması kolay ve yormayan bir kalemi var. Bu seri yazarın ilk kitabı ve ilk kitap olarak bence çok başarılı (kocaman alkış) Serinin devamı bir an önce gelsin de okuyalım istiyorum.. Gönül rahatlığıyla diyorum ki alın OKUYUN ve OKUTUN KitapRüyasından Sevgilerle
Efsane
EfsaneLauren Asher · Olimpos Yayınları · 2023522 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 23 hours
Yine gözlerim yaşlı, içim buruk, boğazım yumru... Yazarın izlediği tiyatro oyununu, oyunun yazarından izin alarak kitap haline getirmesiyle bizlerle buluşan muhteşem duygu yüklü bir kitaptı. Şöyle bir düşünün Geçmişe gidebilseydiniz ama yalnızca kahveniz soğuyana kadar orada kalabilseydiniz kiminle buluşup, ne yapardınız? (Benim cevabım çok basit... Melek oğlum Burak'ımla buluşup hiç ayrılmayacak gibi sarılır, doya doya öper koklardım) Tokyo'nun ara sokaklarında küçücük bir kafe düşünün. Sadece üç masa var. Ve o masalardan birinde yer alan özel bir sandalye var. Ve kafe bu sayede efsaneleşmiş. Eğer bu sandalyeye oturabilirseniz seçtiğiniz bir zaman dilimine gidebiliyorsunuz. Tabii bu o kadar kolay değildi, belli kurallar vardı... 1- Sadece kafeyi ziyaret eden kişilerle buluşabiliyordunuz. 2- Ne yaparsanız yapın şimdiki zamanı değiştiremiyordunuz. 3- Kafeye girdiğinizde bir müşterinin orada oturuyor olması gerekiyordu. Oturmak için onun kalkmasını beklemeli, oturduktan sonra yerinizden kalkmamalıydınız. Geçmişteki süreniz, kahveniz fincana doldurulduğu anda başlıyordu ve kahve soğuyunca sona eriyordu. Başka kurallar da olduğu söyleniyordu. Tüm bunların doğru olup olmadığı bilinmemesine rağmen insanlar söylentileri duyduktan sonra kafayı ziyaret etmeye başladı. Peki, ya siz, bu şartlar altında geçmişe yolculuk yapmayı ister miydiniz? Dört duygu dolu ziyaret bizleri bekliyor ve duygu dolu anlar yaşatıyor. Okumadıysanız kesinlikle okuyun ve okutun gönülden tavsiyemdir.
Kahve Soğumadan Önce
Kahve Soğumadan ÖnceToshikazu Kawaguchi · Epsilon Yayınevi · 20215.6k okunma
200 syf.
·
Not rated
Kitabın giriş bölümü içeriği anlamam açısından korkutsa da yazar Hawking'in kalemi, ele aldığı yerler oldukça açıklayıcı ve netti. Bu açıdan yazarın anlatımını gayet yerinde ve anlaşılır buldum. Bir bilim adamı kitabı olmasına rağmen daha çok felsefe ve kişisel gelişim kitabı gibi hissettirmedi değil. Özellikle hangi konuyu çok vurguluyor
Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar
Büyük Sorulara Kısa YanıtlarStephen W. Hawking · Alfa Yayıncılık · 20182,078 okunma
Karalama1
Son yıllarda çok kitap okuduğumdan olsa gerek, yazarlara özendiğim zamanlar oluyor. Bir şeyler anlatma, ahkam kesme, bir şeyleri tanımlama, o şey hakkında yargılarda bulunma ve o şey hakkında hüküm verme ihtiyacı mı desem bunun adına, bilemiyorum. O kadar anlatılmaya, tanımlanmaya, hakkında yargılarda bulunulup, hüküm verilmeye muhtaç konu varki,
Reklam
Ne Sıklıkla Kitap Okuyorsunuz?
A) Her gün B) İki günde bir C) Haftada bir D) Belli bir sıklığı yok Benim cevabım D
137 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.