BEN ÇOK İYİ GİDERİM...
Ben çok iyi giderim biliyormusun
Sessiz sedasız
İyi giderim velhasılı kelam
Acıtmak istemesemde... manasız
İstemesemde acınmak hilafsız
Acır...
Bugün Sayıştayla mezarda bir görüşmemiz olacak...
Finans piyasalarını konuşacağız...
Benim nenem onun annesi şahit olacak...🤔
Kabir ehli,
siz bizden önce gittiniz, biz de sizden sonra geleceğiz..!
Tatlı bir rüzgar esintisinde; kuş seslerini ve doğayı dinleyeceğimiz bir müzik keşfetmek üzereyken ve tam ritmi yakalamışken, kendisini henüz ve hala göremediğim bir kuş,tüm o müziğe karşı şarkısını söylemekte. Sanki. Asıl kuş benim, asıl ritm benim ve asıl doğa tüm bu şehirleşmeye rağmen bak burada der gibi. İnanabilmek mi? Yoksa nefesini tutup gözlerini kapatıp, kapılıp gitmek mi o ritme?
Biraz daha sakinleştiren bu ses de uyumak mı istersin ya da daha fazlasını yaşamak mı?
Tam o an da kanatlarının var olduğunu anlıyorsun. Tutmak isteyip kokusu içime çekmek, fakat uçacak. Korkmak mı? Hayır korkak değilim insanlar kötü.
Ama der gibiydim, bekle der gibiydim, lakin sesim soluğum kesilmişti.
Ve birazdan kanatlarını çırpıp uzaklaştı, yarım kalmış tüm şarkıları şiirleri de ve kalp ritmini kanatlanıp götürdü.
Ve ben bi daha nefesimi tutamadım. Şarkı susmuştu, rüzgar dinmişti ve o ben kuş olmuştum onun kalbine konmuştum...
Sanırım söyleyeceklerim bu kadardı...
Bazı kitaplar vardır ki, insanı derinden etkiler. Benim için de "Nereye Gidersem Gökyüzü Benimdir" ve "Nietzsche Ağladığında", "Beş Sevgi Dili" bu kitaplardan bazılarıdır.
Arkamdan sevenlerim “Şeyhü’l - Ekber” demişler. En büyük şeyh! Ne büyük saadet benim için.
Düşmanlarım da beni sevmeyenler de “Şeyhü’l - Ekfer” demişler. En büyük kafir! Güldüm.
Samimiyetsizliğinle yeterince şey elde etmiş olabilirsin aslında, çünkü üç şeyi kanıtladın: Birincisi kendinin suçsuz olduğunu, ikincisi benim suçlu olduğumu ve üçüncüsü harika biri olduğun için yalnızca beni bağışlamakla kalmayıp, aynı zamanda -gerçekle örtüşmese de- bir anlamda suçsuzluğumu ve kendini buna inandırmaya hazır olduğunu kanıtladın.
Ondan yana umudum yok ama Rabbimden yana ümidim var ve o ümit gitmiyor. Vardır Rabbimin bir bildiği...
Rabbim nolursun onu benim, beni de onun için hayırlı kıl, kavuştur bizi
Eğer Türkiye dünyanın büyük güç odakları tarafından istismar ediliyor ve yine aynı odaklar tarafından istismar edilmek üzere ihdas edilmiş bir devlet karakterine sahipse onun ömrü sömürünün vuku bulduğu zamana sığacak kadardır. Bu mantık çerçevesinde sözünü ettiğimiz güçler içinde "Türkiye'yi yaşatacağım" diyen bazıları gerçekte "Türkiye'den elde ettiğim semereye muhtacım" demiş olur. "Türkiye'nin sonu geldi" diyenlerin ise "Türkiye'de benim istismar edeceğim şey kalmadı" düşüncesini dile getirdiklerini ileri sürebiliriz. Ama ülkemizin hangi şekli alacağı hususunda "dış güçler" böylesine, perva tanımayacak ölçüde belirleyici mi? Sadece dışardakilerin verdikleri kararlar mı yürürlüğe girebiliyor Türkiye'de?
"Yorma kafanı" dedi Mac. "Bizim küçük adam Joy gibi onu da bir gün öldürürler. Joy nalları dikeceğinden emindi. Benim ve Jim'in de başına önünde sonunda gelecek bu. Olacağı hemen hemen kesin ama fark etmez."
London'ın ağzı açık kaldı.
"Tanrım, nasıl iş bu böyle. Sizler hayattan zevk almaz mısınız?"
"Alırız elbette," dedi Mac. "Çoğu insandan fazla hem de. Bu önemli bir görev. Anlamı olan bir işten aldığın tat çok daha büyüktür, bunu unutma. İçten gelmeden yapılan bir iş insanı bir yere götürmez."