Trakhisli Kadınlar
Sıradaki kitabım; Sophokles’in benim için dördüncü, yazma sırası olarak ilk kitaplarından ‘Trakhisli Kadınlar’ oluyor.
Kral Oidipus, Oidipus Kolonos’ta ve Antigone üçlüsü tamamlandıktan sonra geriye kalan dört kitabından biri, daha önceden belirtmiştim maalesef ki eserlerinin az bir kısmı günümüze ulaşıyor.
Antik Yunan efsaneleri, antik (kendince) tanrılar, bugün antik mekanlar.. Sürükleyici bir serüven gibi..
Bu kez de antik Yunan mitolojisinde tanrı diye lanse edilen Zeus’un oğlu Herakles’in başına gelen kehanetler ve neticeleri konumuz. Görüyoruz ki insanoğlu kehanetlere, rivayetlere hep inanmış, korkmuş, kaçmış, beklemiş...
Yazarın Antigone ve Deianeira gibi güçlü kadın karakterler oluşturması o dönemlerde takdir edilesi ama bir yandan da Antik Yunan Efsanelerinde bile kabada olsa erkek ‘yüce, ulu’ kadın ‘lanet edilesi yaratık’ döngüsü mevcut. Bu sanırım hiç değişmiyor. Bunun olmadığı bir dünya arıyorum, bilginize..
Özetle yine “kehanetler ve kara bahtlar” diye toparlarsam sanki yerinde olur gibi. Bir de başlangıçta alıntı yaptığım giriş efsaneyi çok iyi bir şekilde özetlemiş diyebiliriz.
İşte böyle...
Bana çok iyi geliyor efsaneleri, kehanetleri, mitolojik dizinleri okumak..
Benim gibi sevenlere keyifli zamanlar diliyorum... :)
Trakhisli Kadınlar 
Sophokles
