Resulullah(sav) bir gün sahabelerine:
“Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennete girmeden önce, onlara Kevser havuzumdan içirsem.”
Bu sözleri üzerine O’na denildi ki:
“Ey Allah’ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?”
O şöyle cevap verdi:
“Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri hâlde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim.”
(Müslim, Fedâil, 26)
Kurban Bayramı günü, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hazret-i Fâtıma radıyallâhü anhâ’ya hitâben:
“Ey kızım! Kurbanının başında bulun! Zira Allâhü Teâlâ, onun yere düşen ilk damla kanıyla birlikte, senin bütün günahlarını bağışlar.” buyurmuşlardı.
Orada bulunan İmrân bin Husayn radıyallâhü anh:
“Yâ Resûlallah! Bu fazilet sadece size ve Ehl-i
🍀Yaşamayı denedim ama dikkatim dağıldı. Anlamını bilmediğim bir dilde yazılmış kitap gibi şu dünya. Resimlerine bakarak içeriği çözmeye çalışmak yoruyor beni.
Dünyaya ne kadar muhtaç olursam, ondan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyor.
Kabuğuma öyle bir çekilmişim ki beni doğrudan ilgilendiren şeyler bile ilgimi çekmiyor artık. Belki de insanların duyarsızlığı yalnızlığa itiyor beni. Zira insanlar muhatabını çözemedikleri zaman önyargılarını kullanıyorlar.
Hayatımın hiçbir döneminde inancımın onaylamadığı bir işe yeltenmedim. Sonuna vakıf olamadığım duyguları, irademin önüne geçirmedim. İnsan yaratılış amacından sapınca kendini bataklıkta bulur. Kevser ırmağında serinlemek varken, Cehennem ateşinde yanmaya değer mi? Caiz olmayan bir ısrarın sonu hüsrandır.
Geçmişe dönüp baktığımda kendimi nice kez hiçe saymışım. Ne acı ki bunu sadece ben biliyorum. Kimse kimsenin hikayesini bilmiyor ama nedense benim kaderimi onlar yazmış gibi davranıyorlar.🍀
(
Hz.Sad el-Esved Allah'ın bir garip kullu, kimsesiz ve hiçbir malı olmayan ama gönlünde Allah aşkı taşıyan siyahi bir genç.
Birgün derdini peygamber efendimize açmak için mescide geldi. Onu hor görmüşler, kalbini kırmışlardı. Şöyle söyledi güzel yürekli Sad," Ya Resûlullah yüzümün siyahlığı cennete girmeme engel midir?" ve sonra
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa