Duvara düşen gölgem, bedenimden çok daha yoğun, belirgin ve gerçekti. İhtiyar hurdacı, kasap, sütannem ve karım olacak o kaltak hepsi benim gölgelerimdi, içlerinde hapsolduğum gölgelerim. Feryat eden bir baykuşa dönmüştüm ama çığlıklarım boğazıma takılıyordu, kan pıhtıları halinde tükürüyordum onları. Belki de bu baykuş da benim gibi hastaydı, bu yüzden aynı şeyleri düşünüyorduk. Duvardaki gölgem bir baykuşa dönüşmüş ve öne eğilmişti, yazdığım her kelimeyi tek tek okuyordu. Her şeyi çok iyi anladığından eminim beni sadece o anlayabilirdi zaten. Göz ucuyla bile baksam gölgem beni korkutmaya yetiyordu.