Selamlar, Haziran ayına bomba gibi giriş yaptık derken sizleri yeni bir polisiye kurgu ile tanıştırayım hemen..
Yeşil Nehir Bölgesinde bir kasaba ve kendi halinde yaşayan insanları seri cinayetler ile sarsılmaya başlar. İlkin tek başına yaşayan bir hayat kadını olduğu için belki çok üstünde durmamışlardı ama sonra 14 yaşında bir erkek çocuğu söz konusu olduğunda artık huzurları da kaçmıştı.
Kasabanın şefi Ahlas, yardımcısı Selim konunun üstüne giderler..
Ama cinayetler o kadar korkunç bir şekilde işlenmiştir ki insan o satırları okurken ölümünde hayırlısı demekten kendini alamaz.. Maktuller gözleri dağlanmış, kalpleri neredeyse canlı ilen sökülüp alınmışçasına tüm vücutlarına derin yanıklarla nerdeyse tanınamaz haldedir.
‘’Benim adım Wendigo.. Mutluluk yiyici!’’
Peki neydi bu kadar vahşice bir duyguda işlenen cinayetlerin sebebi ya da bağlantıları?
Henüz çözülemeyen olaylar duracak mıydı dersiniz?
Tüm bu kaosun ortasında sadece kendi siyasi konumunu korumak isteyen baştaki yöneticilerin baskısı da cabası!
Ahlas, belki de görev hayatının en zorlu vakalarıyla karşılaşıyordu....
Baştan sona okuduğum kitabın en kritik yerinde özellikle katilin ağzından okuduğumuz yerlerdeki itiraflar beni şok etti. Tamam suçlu psikolojisi muhabbetine girmiyorum ama bazı şeyleri de gizli tutmalıydı ya da en azından serinin devamı için henüz en yakınındaki ismi açıklamamasını istedim. Sanırım kitaba tek eleştirim olacak bu nokta!
Onun dışında karakterleri, akıcılığı, geriliminin şiddeti, kurgudaki verilmek istenen mesajların yeterliliği ile çok beğendim. İlgilisine tavsiyem..Umarım ikincisi için çok beklemeyiz