Peki sizin aydın tanımınız nedir? Benim aydın tanımım da çok basit; kısaca karşısına çıkan durumları eleştirebilen insana "aydın" denir. Oysa buna karşılık, karşısına çıkan durumları olduğu gibi kabul eden insana da "akılsız" denir. İşte ben bu yüzden dindar insanları, aralarında hem Türkiye'de hem de yurtdışında çok saygın dostlarım bulunmasına rağmen anlamakta zorlanıyorum. Çünkü bir yerden sonra gerçekten akıl almıyor. Bizim toplumumuzda herkes, "Okuyun!" diyor ama niçin söylüyor? "Devlete memur ol. Oku, bir baltaya sap ol," demeyi kastediyorlar. Kimse "Okuyun, bir işte siz tek olun, çevremizi anlayın, tabiatı tanıyın," demiyor. Çünkü kültürel kodlanma var. İşte bu çok feci bir durumdur. Tabii bu süre zarfında Anadolu halkı da aptallaşmış oluyor. Çünkü ayaktakımı millete egemen oluyor. Ben zamanında şunu yazmıştım: "Türkiye'nin bütün dünyanın bildiği ve takdir ettiği tek bir kişisi vardır: Atatürk. Onun yönetimindeki on beş sene ülkemiz tarihinin altın çağıdır. Ondan öncesi ve sonrası birer felakettir."
— Ah! Ferdinand! Bakıyorum da bütün bunlar sizin gözünüzde pek kayda değer değil... Masum lakırdılar, ipe sapa gelmez zırvalar ve buna benzer şeyler... Böyle bir sonuca vardığınız anlaşılıyor... Bundan ibaret, değil mi?.. Ey pervasız Ferdinand! Bırakın da, tam aksine, sizi bu yanılgılara karşı adamakıllı uyarayım, bunların zararsızlığı sadece
Reklam
Bana zarar vermeyi seçerseniz acı çekmemin doğal olasılığı, seçiminizi gerçekten önemli kılan bir araçsa şanslıyım. Benim savunmasızlığım, acı çekmeye açıklığım (ki bu yanlış bir seçim yaparsanız benim de acı çekmemi zorunlu kılar), sizin sadece simülatördeki bir pilot gibi olmadığınız, hata yapsanız bile bunun önemli olmadığı anlamına gelir. Seçimlerimizin son derece önemli olması, iyi ya da kötü yönde büyük farklılıklar yaratabilmemiz, bir yaratıcının bize verebileceği en büyük armağanlardan biridir. Eğer benim çektiğim acılar onun size bu seçimi yapabilmesini sağlıyorsa, ben de bu açıdan şanslıyım demektir. Elbette acı çekmek başlı başına kötü bir şey olsa da, benim şansım bu acının rastgele, anlamsız bir acı olmamasıdır. Beni böylesine faydalı kılan, kırılganlığımın bir sonucu olan acıdır.
Sayfa 117 - İz Yayıncılık - I. Baskı, 2023
Bir yahudi gözüyle...
Filistin'e 'eretz yisrael" [İsrail toprağı] deme ve en az başkaları kadar, hatta belki biraz daha fazla orada yaşamahakkımız var. Ama hiçbir şey, Araplara haydi yallah, defolun buradan, bu toprak ezelden beri bizim, sizin burada işiniz yok, deme hakkını bize vermez. Metinleri nasıl yorumlarsak yorumlayalım ve ne kadar çok ıstırap çekmiş olursak olalım, benim için bu kabul edilemez.'
Ben de sizin gibi büyük bir özlem içindeyim; kusursuz dostluklar kurma özlemi, inter pares dostluk, eşitler arasında dostluk. Bu sözcüklerin insanın soluğunu kesen bir gücü var; hele benim gibi her zaman yalnız olan ve hep tam kendisine göre birini arayıp da asla bulamayan biri için inter pares gibi sözcükler büyük bir rahatlama hissi ve ümit veriyor.
Milletvekili Var mı? Hiç olmadı! Anlatayım Bir gün milletvekili olduğunu söyleyen biri benden bir itibar ve saygı görmeyince kendisine zorla bu saygıya beni davet edercesine ben şu partiden milletvekiliyim dedi.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.