Yıllar önce mahalleye beni görmeye gelişini, avluda durup konuşmamızı, Melina'nın onu pencereden görüp babası sanışını anımsadım. Donato'nun eski sevgilisi, baba oğul arasında benim için var olmayan benzerlikler yakalamıştı. Ama şimdi aşikıirdı; o haklıydı, ben haksızdım. Nino aslında babası gibi olma korkusuyla kaçmıyordu babasından, Nino zaten babası gibiydi ve bunu kabullenmek istemiyordu.
İnsan sesinin ya da bir enstrümandan çıkan sesin ses perdesi ya da yüksekliğinden bağımsız kendine özgü niteliğine ya da akustik zenginliğine tını denir - bir piyanoda çalınan do'yu saksofonda çalınan aynı notadan ayıran tınısıdır. Armonik seslerin ya da armoniklerin frekansı ve akustik dalga biçimlerinin başlangıcı, yükselişi ve azalışı gibi çok sayıda farklı etmen sesin tınısını etkiler. Sabit bir tını algısını koruma becerisi işitsel beynin çok düzeyli ve son derece karmaşık bir sürecidir, ayrıca renk değişmezliğiyle bazı benzerlikler içerebilir - gerçekten de, renkle ilgili terimler sıklıkla tını için de kullanılır, hatta tınıya kimi zaman "ses rengi" ya da "ton rengi" denir
Reklam
Uygurlar Kore'de...
Samga ve Sôl-son gibi birçok Türk'ün Kore Sarayı'nda önemli görevlerde bulunması, Uygur dilinin zamanla gayriresmî bir saray lisanı hâline gelmesini sağlayacaktı. Ancak 1427 yılında Kore"de Uygur Türkçesinin yasaklanmasıyla toplumda yaygın olarak kullanılan Türkçe ve Türk kültürü zamanla unutulacaktı. Söz konusu yasak, ortak hafızanın yitirilmesine neden olsa da birkaç Türkçe kelime ve gündelik hayata dair benzerlikler günümüze kadar ulaşabilmişti.
Sayfa 112 - Nesil Yayınları, 2011.Kitabı okudu
(...) şempanzeler ve insanlar arasındaki moleküler benzerlikler, iki soyun 5-7 milyon yıl önce (myö) ortak bir atadan ayrıldıklarını (Kaesemann ve Pääbo, 2002), bunun da yaklaşık 35 milyon tek nükleotidde farklılık anlamına geldiğini ortaya koyar (Varki ve Altheide, 2005), ancak şu da var ki, maya ve insanların bile pek çok ortak geni bulunmaktadır.
Sayfa 43-44Kitabı okuyor
Zaten saatle insanı birbirinden pek ayırmazdı. Sık sık, "Cenab- Hak insanı kendi sureti üzere yarattı; insan da saati kendine benzer icat etti..." derdi. Bu fikri çok defa şöyle tamamlardı "İnsan saatin arkasını bırakmamalıdır. Nasıl ki, Allah insanı bırakırsa her şey mahvolur!" Saat hakkındaki düşünceleri bazen daha derinleşirdi: "Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır... Bu da gösterir ki, zaman ve mekân, insanla mevcuttur!" Bu cins benzerlikler üzerinde ısrar eden bir yığın sözü daha vardı. "Maden, kendiliğinden ayar kabul etmez. Insan da böyledir. Salah, iyilik, Hakk'ın bize lutufla bakışı sayesinde olur. Saat de böyledir." Nuri Efendi'de saat sevgisi bir nevi ahlaktı: "Bozuk bir saate, bir hastaya, bir muhtaca bakar gibi bakmağa alış!"
Sayfa 32
Benzerlikler ve benzetmeler açısından saplantı nevrozunu, bir dinin oluşumunun patolojik karşılığı [eşdeğeri] olarak değerlendirip bu nevrozu bireysel bir din, dini ise evrensel bir saplantı nevrozu olarak tanımlayabiliriz. En temel benzerlik, altta yatan yapısal içgüdülerin baskı altına alınması; en temel fark ise nevrozlarda köken açısından sadece cinsel olmasına karşılık dinde bencilce kaynaklardan gelen bu içgüdülerin yapısında yatmasıdır.
Reklam
Kadın ve erkeğin karşılıklı olarak birbirini dışlayan kategoriler olduğu düşüncesine dayanan toplumsal cinsiyet kimliği, kadın ve erkek arasındaki doğal farklılıkları ifade etmekten çok, onlar arasındaki "doğal benzerlikler"in bastırılmasına hizmet eder.
Sayfa 56 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Çünkü aşkla ölüm arasındaki en büyük benzerlik, her zaman sözü edilen muğlak benzerlikler değil, her ikisinin de bizi gerçekliğini kavrayamamaktan, elimizden kaçırmaktan korktuğumuz kişiliğin sırrını daha derinlemesine sorgulamaya itmeleridir. Swann'ın aşkı da öylesine ilerlemiş bir hastalıktı, Swann'ın bütün alışkanlıklarına, hareketlerine, düşüncelerine, sağlığına, uykusuna, hayatına, hatta ölümden sonrası için arzuladıklarına öylesine nüfuz etmişti, Swann'la öylesine bir bütün teşkil ediyordu ki, Swann'ın kendisini de paramparça etmeden bu aşkı ondan söküp atmak mümkün değildi; cerrahi terimle, aşkı artık ameliyat edilemez hale gelmişti.
Ancak bunların gözlem evi olarak kullanılmasını sağlamak üzere Teotihuacan'daki iki büyük piramit (tıpkı Mezopotam ya' daki ziguratlar gibi) üstlerinde platformlar olan merdivenler le donatılmış basamaklı piramitler halinde inşa edilmişti; dış şeklinde bir düzenleme yapmak haricinde özgün Gize piramit lerini taklit eden mimarlarının Mısırdaki Gize piramitlerine aşi na olduğuna hiç kuşku yok. Şaşırtıcı bir benzerlik daha: Gize' de ki İkinci Piramit (Kefren) Büyük Piramitten (Keops) daha kısa olmasına karşın deniz seviyesinden bakıldığında aynı yüksek liktedirler çünkü İkinci Piramit bunu telafi edecek yükseklikteki zemine inşa edilmiştir. Aynı durum daha küçük olan Ay Pirami dinin Güneş Piramidinden yaklaşık dokuz metre daha yüksek bir zeminde inşa edilip deniz seviyesine göre her ikisinin zirve sine eş yüksekliğin sağlandığı Teotihuacan için de geçerlidir. Benzerlikler büyük piramitler arasında daha belirgindir. Her ikisi de yapay platformlar üzerine inşa edilmiştir. Kenar uzun lukları neredeyse aynıdır: Gize' deki 227 metre, Teotihuacan' da ki 224 metre. İkincisi birincisinin içine güzelce oturabilirdi ..
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.