Bu kitap hakkında özet bir bilgi vermem kitabı okuyacak insanların heyecanını kamçılamak olurdu bu yüzden kitap en başından en sonuna kadar kesinlikle sonunda bu olacak diyeceğiniz bir kitap değil başından itibaren sizi şaşırtıyor . Merak duygusu yoğun dozda kitabın bütününe serpilmiş bir şekilde var. Kitabın karakterini ben Albert Camus “Yabancı “romanındaki karaktere benzettim okuyacak çoğu kişinin de bu kanıya varacağını düşünüyorum. Yazar kitabın bir yerinde egoyu bir diktatöre benzetiyor bu benzetme benim beğendiğim bir benzetme olmuş ayrıca yazar diğer kitaplarında olduğu gibi bir çok edebi romandan bahsetmiştir aşk duygusu kitapta yoğun olarak düşünce olarak işlenmiştir , aşk bir uçurum kenarında gözü bağlı yürümektir düşüncesini kitabın bir çok yerinde yinelemiştir . Kadın cinayeti ile başlayan kitabın sevmediğim yönü de oldu tabi ki aşk duygusunu cinayete gerekçe olarak başkarakterin yinelemesini sevmedim aşk yaşatır felsefesini benimseyen bir okur olarak buna karşı çıktım neyse ki kitabın sonunda yazar bir nebze de olsa farklı bir gerekçe ile kitabı bitirmiş yoksa bunu savunduğunu yani aşkın bir katil olduğunu savunduğunu düşünecektim . Yeni okuyacak herkese keyifli okumalar diliyorum .
"Tüm kötülükler doktrinlerden değil, duygu ve düşünce biçimini bilmediğimiz, bize aktarılan eğitimden gelir. Bu eğitim bizi bireyci, yalnız yaptı. Kısacası biz çocukluktan hiç çıkamadık, sürekli icat ettik, üzüntülerimizi,sevinçlerimizi icat ettik, hayatı yaşamak yerine icat ettik. Bu yüzden küçük dünyamızdan bir adım atmaya cesaret etmeden
Yazarın çok merak ettiğim kitaplarından birisiydi. Zaten kısa bir kitap olduğu için nelerden bahsettiğini anlamak kolaydı, uzun olsaydı konular biraz dağılacağından toparlamak zor olabilirdi. Evvela daha evvel okuduğum konuları içerse de bazılarını yeniden okumak kadar bazılarıyla ilk defa karşılaşmak da bir o kadar iyiydi diyebilirim. Biraz daha
Bu kitap "rüyalarınızda bilinçli olmak için başlangıç seviyesi rehberi".
Yazar, kitabın bir yerinde rüyaları bilinçaltımızdan gelen mektuplara benzetmiş ve mektupları okumamız gerektiğini, bunu da rüyalarımızı hatırlayarak ve not ederek yapabileceğimizi söylemiş. Ve lüsid rüyalar aracılığıyla da bilinçaltımızdan bize mektup yollayanla tanışma fırsatı elde ediyormuşuz. Bu benzetme benim çok hoşuma gitti.
Çeviriden kaynaklı bazı yerlerde hatalar olmuş, cümle tamamlanmamış gibi kalmış. Bunun örneklerini kitabın sonlarına doğru daha sık görüyoruz. Ama bu okumanıza ve anlamanıza engel değil. : )
Kitabın sonunda (sayfa 195) yazar lüsid rüyasında miyopunu iyileştirdiğini söylüyor. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?!?
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan
_Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri
_Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız
_Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran
_Yılan
Kitabın konusu , 1518 de Strasbourg’ da bir kadının dansı ile başlayan ve dans eden insanların sayısının artmasıyla “Dans Vebası” olarak adlandırılan olay.
İlk olarak 7. yy.da görülen bu salgın 7 yüzyıl boyunca aralıklarla Avrupa’da görülmüş.
1237 yılında yine Almanya’da yaşanan olayda büyük bir grup çocuk, neredeyse bilinçleri kapalı bir şekilde zıplayıp dans ederek bir şehirden komşu bir kasabaya yürümüş. Bu olay, fareli köyün kavalcısı'na ilham olmuş.
Dansa Davet’e konu olan bu ilginç toplumsal histeri vakalarının sebebini, Strasbourg’da yaşanan ve insan yeme boyutlarına ulaşan açlık ve sefalet ile özellikle adaletsiz derecede haklara sahip olan dini merciler olarak görüyoruz.
Arka kapaktaki; “kurgu hikayelerden çok daha delice bir gerçekliği anlatan” masalsı bir roman… açıklaması yerinde bir benzetme olmuş.
Kitapta çokça geçen ve dikkatimi çeken bir konu da o dönmede Strasbourg’da Türk saldırısına karşı sürekli tetikte olunması ve Türklerden çok korkulması.
”Türk akınıı durdurulamaz. Denizin kapıları açılmış farzedin.”
Bu konuyu dönem tarihini inceleyerek öğrenmek istiyorum.
Yazarın ilk kitabı olan “İntihar Dükkanı” nın da dikkat çeken kitaplardan biri olduğu söyleniyor.
Dansa DavetJean Teule · Sel Yayıncılık · 20204,634 okunma
Sayın Yazar,
Bu mektubu size yazmadan önce çok düşündüm. Bu mektubu gerçekten yazmalı mıydım? Nihayet gereklilik kipinden kurtulup irade kipine geçmeye karar verince okuduğunuz gibi –ya da okuduğunuzu varsaydığım gibi- bu mektubu yazdım (yazmaktayım). Öncelikle bir yazar olarak sizin hayranınız olduğumu belirtmeliyim. Aslına bakarsanız sadece bir
Felsefe profesörü Muriel Barbery tarafından yazılan Kirpinin Zarafeti, hayatın anlamına dair harika sorular sorarken bir yandan da 3 farklı karakterlerin yollarının kesişmesine konuk ediyor bizi. Kitap felsefi soruları oldukça sade bir biçimde sormuş ve bunları karakterlerin farklı hayatlarına çok güzel dahil etmiş. Aynı zamanda birçok kült dediğimiz yazara, filme ve şarkılara itaf da bulunmuş, hem mutlu oldum hem de birçok not aldım. Karakterler açısından başlarda Madam Michel ile çok empati kuramadım, benim için mantıklı gelmedi ama hikaye ilerdikçe tüm davranışları için bir sebebin olduğunu görüyoruz. Paloma ise bayıldığım bir karakter oldu, çünkü sorduğu sorularla gelişimini takip edebiliyoruz. Kirpinin zarafeti benzetmesi genel olarak çok yerinde bir benzetme diyebiliriz. Kitabın sonuna gelirsek, tabiki spoiler vermeyeceğim ama böyle sıcak bir kitaba çok soğuk bir son olmuş. Ama belki de hayatın anlamını görebilmek için, tüm yönlerini düşünmemiz gerekiyordur...
Kirpinin ZarafetiMuriel Barbery · Kırmızı Kedi Yayınları · 20207,5bin okunma
_Işık bekliyor, fakat karanlığa sığınıyoruz. İncil
_Karanlığa lanet etmektense, bir mum yakmalıyız.
_Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu?
_Gerçek bilgelik, sınırlarımızı bilmekte yatar
_Can sıkıcı ve sevimsiz görünse de bilimsel yöntemin önemi, bilimsel bulgulardan çok daha büyüktür.
_Edilgen taraf, baskın tarafın yanılsamalarına