* Aşere i mübeşere
~ Sa'd bin Ebi Vakkas (anam babam sana feda olsun dediği tek insan. Uhud okçusu, duası makbul)
~ Hz. Osman
~ Abdurrahman bin Avf (bereket duası aldı)
~ Hz. Ömer
~ Hz. Ebu Bekir
~ Zübeyr bin Avvam
~ Talha bin Ubeydullah
* Her yaşayan ölür, her yeni eskir, yaşlanan herkes zeval bulur.
* Efendimiz peygamberliğinden 15 yıl önce kendisi 25, Hz. Hatice 40 yaşında iken onunla evlendi.
*Bereket denizi dörtlemesinin ilk kitabıdır.
** İmparatorluk sarayında, Başkent Tokyo'da batılılaşma çabaları arasında , zengin ve soylu ailelerin geleneğe sırt çevirerek , modern bir dünyaya kapılarını açarak, siyasi ve toplumsal güç arayışı...
*** Yukio mişima'nın babası askeri bir disiplini seven ve bunu uygulayan biriydi. Kendiside böyle
BİSMİLLAH HER HAYRIN BAŞIDIR
12 yaşımdaydım. Evde kitaplığı kurcalarken buldum. İlk sayfalarını açıp okudum. "Bismillah her hayrın başıdır" sözü gözüme çarptı. Rahmetli babaannem sürekli bu telkini yapardı bana. Bismillah de yavrum derdi. İlgimi çekti okudum. Bu vesileyle namaza başlamıştım 12 yaşımda.
O günden beri ezberimde o satırlar. Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübarek kelime İslam nişanı olduğu gibi bütün mevcudatın lisan-ı haliyle vird-i zebanıdır. Bismillah ne büyük bir bereket ne tükenmez lezzet olduğunu anlamak istersen şu temsili hikayeceğe bak dinle. Bedevi Arap çöllerinde gezen bir adama gerektir ki bir kabile reisinin ismini alsın.....
Bereket Denizi serisinin ilk kitabı olan Bahar Karları'nda, geleneklerine sıkı sıkıya bağlı diye bildiğimiz Uzakdoğu'nun bile batı özentisiyle değişip bozulmaya başladığını, bu değişimin imparatora yakın kesimlerde nasıl bir biçim aldığını okuyoruz. Ağırlıklı olarak bağlılık ve sevgi üzerine temalanmış hikaye genel olarak beklentimin üstündeydi. Okuru yormadan istediği mesajı verebilen bir yazar olduğu için Bay Mişima'ya saygı duydum. Önümüzdeki ay seriye ikinci kitap olan Kaçak Atlar ile devam edeceğim. =)
55 syf.
10/10 puan verdi
Bozkırın dehasından yine güzel bir öykü okumanın hoşluğu içindeyim. Aytmatov denince akla ne geliyorsa bu eserinde de onlardan var. Emek, halk, bozkır, toprak, bereket, umut, acı ve hayalkırıklığı...
Betimlemelerinden hiç bir şey kaybetmemiş bu eserinde. Yine insanı bozkırlara, uçsuz bucaksız toprağa, rüzgara, çimene, doğaya ait olan bütün güzelliklere götürüp bizzat yaşatıyor insana bu güzellikleri.
Aydın kesim yani okuyan kesimle halk yani çalışan okuyamayan ve dünyadan bir haber bir kesimin savaşımını da konu aldığı eserinde, aytmatov üslubu insana huzur vermekle kalmıyor ayrıca inancını ve hayallerini de paylaşırken okura destek oluyor.
Aytmatovun bu eserine 8 puan altı verenlerin de ayrıca ne amaçladıklarını anlayabilmiş değilim. Aytmatovu anlamayan, su gibi akan eserlerine kapılmayan insan ben kitap okuyorum diyemez.
Bereketli Topraklar Üzerinde
Bereketli Topraklar Üzerinde, az nüfuslu köylerinden para kazanmak için ayrılan üç yakın arkadaşın hikayesi anlatıyor. Köyden çıkan sadece kendileri değil hayalleri ve umutları da onlarla beraber çıkıyor. Yaşar Kemal'in köy hayatını ve insanını anlatan eserlerini seven biri bu eseri bayıla bayıla okur.
Topraklar bereketli lakin toprağın
