Aldığım tarihe baktım, sahaftan ya da ikinci el almadığıma emin olduğum için künyedeki basım tarihinin beni yanıltmayacağını, en fazla bir yıl oynayabileceğini biliyordum. Anladığım üzere kitabı satın aldığımda 15 yaşındaymışım.
Kaç defa başlayıp edebi dilini yavan bulup bıraktığımı hatırlamıyorum bile. İhtişamlı ve yer yer utanç verici bir satranç oyunu gibi işlenen -Bertha’nın yerinde ve cuk oturmuş deyimiyle- baca temizliği sürecine ulaşma şansım olmadan bıraktığım için olacak, zevk alamamıştım.
Yıllar sonra tekrar elime alıp Nietzsche’nin felsefesini, başka bağlamda okusam ‘ne büyük kibir!’ diyerek iteleyeceğim fikirlerini önümde pek insanca ve kırılganlığını saklamaktan yorulan bir feylesof, Zerdüşt’ün süreçte kendini tamamlamadan başkasına can vermeye cüret etmeyen babası olarak sunduğunu görünce… asırlar gibi gelen sürüncemeye değdiğini düşündüm.
İyileşmek için itiraf edilen zayıflık, kabullenilence geçen yara. Hepsi insanca.