İş Bankası Kültür Yayınları'nın Modern Klasikler Dizisi adı altında bir çok kitabını okudum ama hiç biri bana Martin Eden gibi yakın hissetirmemişti. Bu eser aslında Jack London'ın hayatı diyebiliriz. Martin Eden ile aramızdaki sıkı bağın oluşması belki ikimizinde sanat yolunda çabalayarak bir yerlere gelmek istemesinden olabilir ya da ikimizde de aynı azim, güç, gayret olduğundan. Sonuna kadar mücadele etmenin göstergesidir Martin Eden.
Biz Martin Eden'la başka bir boyutta büyük dostluğa imza attık.
Hiç kimsenin bizi geriye çekmesine, hayallerimizin peşinden koşmamızdan alı koyacak hamlelerini dikkate almamamız gerek.
Her zaman içimizdeki dolup taşan, etrafa yayılan isteğe yönelmeliyiz. Kim ne derse desin istediklerimizin peşinden koşarak, başarıyı elde edene kadar başarıyı kovalamalıyız. Dünya önümüze bütün güzellikleri gözler önüne serer ama biz hayattaki gayemizi gerçekleştiremeyince güzelliklerin tadını alamayız, bütün güzellikler bize acı gelir.
Ama hayattaki bütün arzularımız sümbüller gibi solarsa işte "yaşam" denen şey bize eziyetten başka bir şey olmaz.
Yoksa bizi hayata bağlayan tek şey arzularımız mıdır?